Türkiye’de işyerlerindeki güvenlik standartlarını belirleyen 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çalışma hayatında köklü değişikliklere yol açtı. Peki, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nedir?
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Nedir?
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Türkiye’de iş yerlerinde çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak amacıyla çıkarılan kapsamlı bir yasadır. 20 Haziran 2012 tarihinde kabul edilmiş ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesini, iş ortamının güvenli hale getirilmesini ve çalışanların sağlıklı koşullarda çalışmasını amaçlar.
Kanunun Kapsamı
Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün iş yerlerini, bu iş yerlerinde çalışan tüm personeli (stajyer, çırak, kısmi süreli çalışan dahil) kapsar. Ancak bazı özel durumlar kapsam dışında bırakılmıştır. Bunlar:
- Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Teşkilatı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın kendine özgü faaliyetleri,
- Afet ve acil durum birimlerinin müdahale esnasındaki görevleri,
- Ev hizmetlerinde çalışan kişiler,
- Kendi nam ve hesabına çalışanlar (esnaf, çiftçi, vb.)
Temel Amaç ve Felsefe
Kanunun temel felsefesi, “önce önlem, sonra işlem” ilkesine dayanmaktadır. Yani bir iş kazası ya da meslek hastalığı yaşandıktan sonra müdahale etmek yerine, olay henüz meydana gelmeden önce risklerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması hedeflenir. Bu anlayış, proaktif bir iş sağlığı ve güvenliği yönetimini zorunlu kılar.
İşverenin Yükümlülükleri
İşverenler, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği şartlarını oluşturmakla yükümlüdür. Bu kapsamda:
- Risk değerlendirmesi yapmak,
- İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek,
- Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermek,
- Acil durum planı oluşturmak,
- İş kazalarını ve meslek hastalıklarını kayıt altına almak ve bildirmek,
- Çalışanların görüşlerini almak ve katılımını sağlamak zorundadır.
Çalışanların Sorumlulukları
Kanun yalnızca işverene değil, çalışanlara da görevler yükler. Çalışanlar:
- Kendilerinin ve çalışma arkadaşlarının güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde davranmak,
- İşveren tarafından verilen eğitime katılmak ve kurallara uymak,
- Karşılaştıkları tehlikeleri işverene ya da iş güvenliği yetkililerine bildirmekle yükümlüdür.
Risk Değerlendirmesi ve Önleyici Yaklaşım
Risk değerlendirmesi, kanunun en önemli unsurlarından biridir. İş yerinde olası tehlikeler belirlenir, bu tehlikelerin meydana gelme olasılığı ve sonuçları analiz edilir. Ardından bu riskleri azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracak önlemler planlanır. Bu değerlendirme, işin niteliğine göre düzenli aralıklarla yenilenir.
Acil Durum Planları
Her işyeri, yangın, doğal afet, patlama veya diğer acil durumlar için bir plan hazırlamak zorundadır. Bu planlar, tahliye yolları, ilk yardım uygulamaları, kurtarma çalışmaları gibi unsurları içermelidir. Planlar çalışanlara anlatılmalı ve düzenli olarak tatbikatlarla test edilmelidir.
Aşamalı Uygulama Süreci
Kanun, uygulamaya kademeli olarak geçmiştir. Öncelikle büyük, tehlikeli işyerleri (örneğin inşaat, madencilik) bu kanun kapsamına alınmış; ardından daha az tehlikeli ve küçük işletmelere yönelik yükümlülükler devreye girmiştir. 2020'li yıllarla birlikte neredeyse tüm iş yerleri kapsam altına girmiştir.
Denetim ve Cezai Yaptırımlar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetler. İşverenin yükümlülüklerini ihmal etmesi durumunda idari para cezaları ve faaliyet durdurma gibi yaptırımlar uygulanabilir.
Neden Bu Kadar Önemli?
Türkiye’de her yıl binlerce iş kazası ve meslek hastalığı yaşanmakta; bu olaylar birçok kişinin yaşamını yitirmesine ya da sakat kalmasına neden olmaktadır. 6331 Sayılı Kanun, bu üzücü tabloyu değiştirmeyi ve “güvenli iş, sağlıklı çalışan” ilkesini yerleştirmeyi hedeflemektedir. Aynı zamanda, sürdürülebilir bir çalışma hayatı ve verimli üretim için de sağlıklı bir iş ortamı şarttır.