Geçtiğimiz yıl üreticiden 240 liraya alınan zeytinyağının fiyatı bu yıl 140-150 liraya kadar düştü. Maliyetlerin iki katına çıktığı ortamda zeytin üreticisi sezonu zararla kapattı. Türkiye'de üretim ve üretici maliyetlerinin yüksek olduğunu aktaran Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr. Mustafa Tan, “O anlamda fiyatların geçen yıla göre gerilemesi üreticide sıkıntı yaratıyor! Bu yıl zeytin ve zeytinyağı maliyetleri geçmiş yıllara göre yüksek. Bundan önceki iki yılda dünyada da zeytinyağı çok azdı. Türkiye'de rekolteler stokla birlikte iyiydi. Hatta iki yıl önce 421 bin tonla zeytinyağında rekor kırmıştık. Dünya üretici Fiyatları geçen yıl 10 avro/ kg seviyesine yükseldi. Bu yükseliş bizden değil dünya zeytinyağı arzındaki noksanlıktan kaynaklanmıştı. Üreticimiz o fiyatlara alıştı ve 475 bin ton zeytinyağı üretimine girerken o fiyatlara göre yükselen maliyetlerle ağaçlarına bakım yaptı ve bu sezon sadece hasatta yüzde 100 lük bir artışla karşılaştı” dedi.
475 bin tonluk rekor
Bu yılda da 475 bin ton zeytinyağıyla rekor kırıldığını belirten Tan, “Ama bu kez dünyada da zeytinyağı üretimi iyi seviyede. Sezon başında Avrupa’da küresel ölçekli bir firma, fiyatlar yüzde elli hatta daha fazla oranda düşecek açıklamasını yaptı. Piyasa manipüle oldu. Oysa fiyat arz ile talebin buluştuğu yerde olmalıydı. Fiyatlar sadece Türkiye'de düşmüyor. Tüm ülkelerde geçen yıla göre fiyatlarda yüzde 100’e yakın hatta daha fazla düşüklük oldu. Bütün dünya ülkelerinde yaşandı. Üretici tabi böylesine bir rekor yılında daha iyi bir kazanç beklerken bu fiyat düşüklüğü hayal kırıklığı yarattı. Bu durumla baş edememenin en büyük sebebi maliyetlerin yüksek olması. Yani geçen yılki gübreyle bu seneki gübre arasında yüzde 70-80 fiyat artışı var, işçilik maliyetleri yüzde 100’ün üzerinde arttı. Fiyatlar geçen seneye göre geriye gidince büyük bir huzursuzluk oldu” diye konuştu.
‘İki yönlü destek şart’
Bu durumda üreticinin, ihracatçının, sanayicinin ve tüketicinin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Tan, “Ülkemizde destek programları var ama yeterli gelmediği için problem orada. İki yönlü destek lazım. Hem üreticinin üretim yardımı ya da primin seviyesi hem de özellikle ambalajlı ihracata eskiden verilen teşviklerin yeniden başlanılması gerekiyor. Zeytinyağı fiyatları çok düştüğü zaman Avrupa Birliği’nde olduğu gibi üreticiyi korumak için stoklama yardımlarının devreye girmesi gerekir. İhracatı katma değerli arttırıp üreticinin de ihracatçının da daha fazla kazanması için ambalajlı ihracata, önceleri olduğu gibi küçük ambalajlı bir ve beş kilogram ambalajlara desteklerin tekrar başlatılması gerekiyor. Tüketicinin de iç tüketimini arttıracak kolaylıklar, promosyon faaliyetleri, tanıtım, kamu spotları yapılmalı. Sektörü tek taraf penceresinden değil ülke penceresinden bakarak, üretici, birlikler, tüketici, ihracatçı, tüccar, sanayici en hepsinin desteklenmesi başta da üreticinin ve üretimin teşvik edilmesi gerekli” ifadelerini kullandı.
‘Fiyatlarda söz sahibi olmalıyız’
Türkiye zeytinyağı rekoltesinde dünya ikinciliği koltuğuna oturduğunu belirten Tan, “Zaten elindeki stokla birlikte, gelecek sene de dünya ikincisi olacağı şu anda ön görülüyor. Önümüzdeki sene göreceğiz ama doğal döngü olarak var ve yok yılları vardır. Bu yılda tüm dünyada var yılı görünüyor, seneye de daha az bir ürün olacağını ön görüyoruz. Türkiye fiyatlarda da söz sahibi olması gerekiyor. Üretimde söz sahibi olan bir ülkenin dünya fiyatlarında da düzenleyebilme gücüne ulaşması lazım. Bunun için sektör bileşenleriyle kısa, orta, uzun vadeli planlar içine girilmeli. Bu modeller var. Bizde de var ama maalesef içinde bulunduğumuz coğrafya ve ekonomik koşullar belki buna o kadar müsaade etmiyor. Avrupa Birliği yardımlarının aynısı, model olarak var ama miktar olarak çok çok gerideyiz. Eğer zeytinciliğimizi gelecek yıllarda da çok daha büyük seviyede ikiye katlayacak üretimlere ulaştırma hedefimiz varsa üreticilerin gelir düzeyi de ve refahını arttıracak önlemleri de birlikte düşünmemiz lazım. Yoksa sadece üretimin arzın artması ve satılamama durumda satılamayan malın zayi olacağı fikrini gündeme getirir ve burada sıkıntı yaratır” sözlerine yer verdi.
‘Tek taraflı mutluluk’
İyi bir zeytinyağının geçen yılki fiyatlara yakın olması biraz düşük ya da biraz yüksek olmasının normal olduğunu vurgulayan Tan, “Üreticinin zarar ettiği noktada tüketici kazansa, sadece tüccar veya ihracatçı kazansa ne olur. Sektörün sürdürülebilir olması gerekiyor. Herkesin buluştuğu noktada fiyat olmalı. Üretici fiyatları düşük olması tüketiciyi de çok sevindirici bir unsur görülmemeli çünkü her şey artarken zeytinyağı fiyatlara düşmesi normal değil. Tek taraflı memnuniyet sektörün devamı için uygun değil. Bu alım gücünün zayıflaması da veya alım gücünün ürünlere yansımasında zeytinyağı sorumlu değil. Zeytinyağı zaten çok eski yıllardan bu yana 3-5 defa gerçek değerine yakın oldu. O da geçtiğimiz iki yıldaydı. İlk defa üreticiler biraz para kazanıyordu ki o da biri var yılıydı, biri yok yılıydı. Üreticilerin sevinçleri kursağında kaldı. Üretim kolay değil. Üreticileri yok edersek Türkiye, zeytinyağında da o zaman birçok üründe olduğu gibi dışarıya bağımlı, ithalat yaptığımız bir sürü döviz kaybına uğradığımız ürünlerden birisi haline gelebilir. İthal edilen ürünlere de ne kadar güveniliyor. Zeytinyağı dünyanın en sağlıklı ürünü diye bahsediyoruz, o halde bunu sadece üreticinin fedakârlık değil, herkesin fedakârlığıyla orijinali bizim olan, yerli ve milli olan bu ağacı tüm üreticisiyle, tüketicisiyle desteklemesi gerekir. Gelecek için de bir öngörü olmalı, günü kurtarma politikası değil” ifadelerini kullandı.