Hazırlayan: İzmir Müftülüğü Vaizesi Fatma Özmen Ergen

Ayet-i Kerime

"Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?" (Tekâsür, 102/8)

Hadis-i Şerif

İbn Mes'ûd'dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde insan şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü ne uğruna geçirdiğinden, gençliğini nerede tükettiğinden, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden." (Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâme, 1)

Dua

Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle. Bize küfrü, itaatsizliği ve isyanı sevdirme, kerih göster, bizi doğru yolu bulanlardan eyle. (Hâkim, Deavât, 1868)

Sohbet

Elbette teknoloji, insan hayatına birçok kolaylıklar getirerek girmiştir. Teknolojik araçlarla uzun vakit alan işlemler daha kısa sürede bitirilmiş, uzak mesafelerle büyüyen özlemler görüntülü görüşme imkanlarıyla bir nebze de olsa hafifletilmiş, hangi yaşta olursa olsun her daim öğrenme ve gelişme arzusunda olan insanlar sınırsız bilgi kaynaklarına ulaşabilmiştir.

Genel olarak internet, televizyon, akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve oyun konsollarından oluşan teknolojik araçlar, işleri kolaylaştırıp artı zamanlar sağladığı gibi, insanların oyun ve eğlence arzusuna hitap eden ve bunların daha fazlasının talep edilmesine neden olan bir etki alanına da sahiptir. Bu nedenle akıllı telefonlar ve bilgisayarların, gerektiği kadar kullanılması oldukça önem arz eder. Aksi takdirde sınırların aşılması, kişinin bu araçlar üzerindeki kontrol ve dengesinin bozulmasına neden olur. Bu noktadan sonra sanal alemde takip edilen adres ve platformlar artar, kolayca oynanan sanal oyunların heyecanı kişiyi sarıp sarmalar. Ayrıca popüler olan ve yaşam tarzı ve standartlarına imrenilen kişiler sürekli takip altına alınır. Kimi zaman kişi bu çok renkli ve büyüleyici dünyanın kapısını açmadan, bugün de ne var ne yok diye bakmadan güne başlayamaz bir psikolojiye doğru adım atar ki, artık bu nokta bağımlılığa giden sürecin başladığı yerdir.

Bağımlılığın sadece uyuşturucu, alkol, uçucu maddeler vb. kimyasallarla ilgili olduğuna dair toplumumuzda yanlış bir kanı bulunmaktadır. Bağımlılık genel olarak, kişinin kullandığı bir nesne ya da bulunduğu eylemler üzerinde kontrolünü kaybetmesi, o nesne olmadan ya da o davranışı yapmadan bir hayat sürememesi olarak tanımlanır. Teknoloji bağımlılığı da, "diğer bağımlılıklarda olduğu gibi kişinin bağımlısı olduğu teknolojik ürüne ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durumdur". İnternete ulaşamayınca kişinin huzursuzluk ve uykusuzluk yaşamasına, internete ulaştığında ise gündelik hayatın gerekliliklerini hatta kişisel temizliğini bile ihmal etmesine ya da unutmasına neden olan, adeta insanın karar verme özgürlüğünü elinden alan teknoloji bağımlılığı, diğer bağımlılıklar gibi tıbbi bir hastalıktır ve tedavi edilmesi gerekir.

Teknoloji bağımlılığında en fazla risk altında olan grup şüphesiz çocuklar ve gençlerdir. Özellikle doğar doğmaz telefon, bilgisayar ve oyun konsollarının çokça kullanıldığı bir ortamın içine doğan çocuklar, bu araçlarla daha erken yaşlarda tanışırlar. Bir ailede her konuda olduğu gibi, büyüklerin internet kullanımıyla ilgili alışkanlıkları da çocuklar tarafından gözlemlenir ve modellenir. Uzmanların, iki yaşından küçük çocukların internet, televizyon ya da bilgisayarla karşılaşmaması gerektiğini okul öncesi dönemdeki çocuklar için ise gün içinde en fazla 30 dakika internet kullanımının uygun olduğuyla ilgili uyarıları, bu durumun hem vehametini ortaya koymakta hem de onların teknolojik araçların zararlarından erken yaşlardan itibaren nasıl korunabilecekleriyle ilgili önemli ipuçları vermektedir. Kimi zaman anne babanın ya da diğer aile büyüklerinin, küçük yaştaki çocukların huysuzlukları ya da iştahsızlıklarıyla mücadele ederken, onları telefon ya da bilgisayarla meşgul etmeyi bir çözüm olarak görmelerinin yanlışlığı da göz ardı edilmemelidir. Teknolojik araçların erken ve fazla kullanımının çocukların gelişimlerini ve psikolojilerini olumsuz etkilediği bilinen bir gerçektir. Bu çocuklar sosyalleşme problemleri, dikkat dağınıklığı ve öğrenme güçlüğü yaşayabilirler, sürekli ekran karşısında oturmaları nedeniyle duruş bozukluğu başta olmak üzere birçok fizyolojik rahatsızlıklarla da karşılaşabilirler.

Sadece çocuklar için değil yetişkinler için de büyük bir tehlikedir teknoloji bağımlılığı. Onlarca video ya da sanal oyunla geçirilen vakitler, kişinin aile sorumluluklarını ihmal etmesine ve ailede huzursuzluğun oluşmasına neden olduğu gibi, çocukların da yeterli ilgi ve şefkati göremeden büyümelerine sebebiyet verir. Hz. Peygamber (s.a.s.) "Kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişileri ihmal etmesi ona günah olarak yeter." (Ebû Dâvûd, Zekât, 45) buyurarak ihmallerin dini boyutuna dikkat çekmektedir.

Allah, insanı bir davranışı, bir eylemi seçebilme gücüyle yaratmıştır. Kişi daha ilk başlarda internet düşkünlüğü gösterdiği dönemde, gidişatı fark edebilmeli ve bu araçların kontrolünü tekrar eline alabilmelidir. Çok değerli olan ömür sermayesini Müslümanca seçimlerle ve salih amellerle geçirme isteği ve iradesi içinde olmalıdır. Bağımlılık bir anda gelişmez. Vakit geç olmadan, kişi kendisi ya da çocuğunun sanal bir dünyanın belirsizliğine neden ihtiyaç duyduğunu, hangi problemlerden uzaklaşmak için bu sahte dünyaya kaçmayı tercih ettiğini irdelemeli, gerektiğinde mutlaka bir uzman yardımı almalıdır.

Fetva

Kayıp olup da hayatta olup olmadığı bilinmeyen bir kişinin eşi başkasıyla evlenebilir mi?

Kaybolup da kendisinden haber alınamayan, yeri ve hayatta olup olmadığı bilinmeyen kişiye "mefkûd" denilir. Fakihler, mefkûdün eşinin boşanma hakkı konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Hanefîler "hükmen ölüm kararı" için, "akranlarının vefatına veya ortalama olarak yaşayabileceği azami süre beklemek gerekeceği" görüşünü benimsemişler; ayrıca bu durumu, eşinin müracaatı üzerine mahkeme tarafından "evlilik bağına son verilebilmesine imkân sağlayan bir gerekçe" saymamışlardır (Serahsî, el-Mebsût, XI, 35-36).

Mâlikilere göre ise eşinin müracaatı üzerine hâkim gerekli araştırmayı yapar. Bilgi edinilmesinden ümit kesilmesi hâlinde "dört yıl" beklenir; bu süre bitince hâkim ayırma kararı verir ve kadın vefat iddetini bekledikten sonra başkasıyla evlenebilir (Sahnûn, el-Müdevvene, III, 742-743; Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslamî, V, 784-785). 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nde de konu bu görüşe göre düzenlenmiştir. Bu içtihat maslahata daha uygundur. Buna göre kocasından dört yıl veya daha fazla haber alamayan kadın, bu son görüşe göre boşanmak üzere mahkemeye başvurabilir. Mahkemenin boşaması halinde vefat iddeti bekledikten sonra başka biriyle evlenebilir (HAK. md.126, 127).

Not: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlarından derlenmiştir.

Kaynak: Bülten