Almanya’da 21. dönem Federal Meclis’i (Bundestag) belirleyecek genel seçimlerin oy verme işlemleri bugün sabah yerel saatle 08.00’de (TSİ 10.00) başladı. Ülkenin dört bir yanında 59,2 milyon seçmen, 630 sandalye için mücadele edecek adayları belirlemek üzere sandıklara akın ediyor. Oy kullanma süresi, yerel saatle 18.00’e (TSİ 20.00) kadar devam edecek.
Seçim Sisteminde İki Aşamalı Oy Kullanma
Oy verme işlemi, Alman seçim sisteminin karakteristik özelliği olan çift oy mekanizması ile gerçekleştiriliyor. Seçmenler ilk oylarıyla bulundukları seçim bölgesindeki doğrudan milletvekili adayını seçerken, ikinci oylarıyla ise partilerin hazırlamış olduğu liste üzerinden tercihlerini kullanıyor. Yapılan seçim yasası değişikliğiyle ikinci oyların önemi daha da artarken, bu oylar mecliste partilerin kazanacağı sandalye sayısını belirleyecek. Oy oranında yüzde 5’lik barajı aşan partiler parlamentoda yer alacak; ancak barajı tek başına aşamayan partiler, üç bölgede doğrudan milletvekili çıkararak oy oranlarına göre temsil şansı elde edebilecek.
Adaylar ve Partilerde Renkli Kadro
Siyasi arenada dikkat çeken isimler arasında, mevcut hükümetin lideri Başbakan Olaf Scholz (SPD) yeniden başbakan adaylığını üstlenirken; ana muhalefede yer alan Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, aşırı sağcı popülist söylemleriyle bilinen Alternatif (AfD) Partisi Eş Başkanı Alice Weidel, Yeşiller’den Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck ve “Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin” (BSW) Partisi Eş Başkanı Sahra Wagenknecht de başbakanlık koltuğu için yarışıyor.
Toplamda 29 partinin yarıştığı seçimlerde, 4506 aday arasında 1422’sinin kadın olması dikkat çekiyor. Ayrıca, farklı partilerden parlamentoya girme şansı bulunan adaylar arasında 50’nin üzerinde Türk kökenli ismin yer alması, Almanya’daki etnik çeşitliliğin siyasete yansıdığının göstergesi olarak öne çıkıyor.
Anketlerde ve Kamuoyunda Görülen Eğilimler
Yapılan anketlerde CDU/CSU ittifakının yüzde 28-32 oy aralığında liderliği ele geçirdiği görülürken, ana muhalefedeki konumunu güçlendiren bu ittifakın seçim sonrası hükümet kurma şansının yüksek olduğu değerlendiriliyor. AfD’nin ise yüzde 20-21 arasında seyrettiği ve önceki seçimlere göre oy oranında iki kat artışın yaşanabileceği öngörülüyor. SPD, yüzde 14,5-16; Yeşiller ise yüzde 12-14 oy oranlarıyla kısmen destek bulurken, küçük ortağı FDP’nin yüzde 4-5 aralığında seyrettiği ifade ediliyor. Sol Parti ve ilk kez genel seçime katılan BSW’nin ise sırasıyla yüzde 7-8 ve yüzde 3-4,5 oy alabileceği tahmin ediliyor.
Öte yandan, Alman kamu yayıncısı ZDF’in anketine göre, seçmenlerin yüzde 27’sinin hangi partiye oy vereceklerine son günlere kadar karar verememiş olması, seçim sonuçlarının belirsizliğini koruduğunu gösteriyor. Hiçbir partinin tek başına hükümet kurmaya yetecek sandalye sayısına ulaşamayacağı öngörülürken, koalisyon görüşmelerinin seçim sonrası siyasi arenayı yeniden şekillendireceği düşünülüyor. Özellikle CDU/CSU ile SPD arasındaki olası koalisyonun yanı sıra, FDP ve BSW gibi partilerin meclise girmesi durumunda üçüncü bir ortağın aranabileceği senaryolar gündemde.
Seçim Süreci ve Lojistik Hazırlıklar
Almanya’da 16 eyalette kurulan 299 seçim bölgesinde, yaklaşık 675 bin kişi görev yapmak üzere 90 bin civarındaki sandıkta görev alıyor. Bu geniş lojistik yapı, seçim sürecinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesine olanak tanırken, seçmenlerin güvenli ve düzenli bir ortamda oy kullanması hedefleniyor.
Geçmişte Kasım 2021’de yapılan genel seçimlerde, SPD yüzde 25,7; CDU/CSU yüzde 24,1; Yeşiller yüzde 14,8; FDP yüzde 11,5; AfD yüzde 10,3 ve Sol Parti yüzde 4,9 oy oranlarıyla meclise girmişti. Bu veriler ışığında, yeni seçim sonuçlarının mevcut siyasi dengeleri nasıl değiştireceği ve hükümetin kurulma sürecinin ne kadar uzun sürebileceği merak konusu.
Almanya’da oy verme işleminin başlamasıyla birlikte, siyasi arenada büyük bir değişim ihtimali ve belirsizlik hakim. Seçmenlerin sandıklara akın ettiği bu dönemde, her bir oy, ülkedeki güç dengelerini yeniden belirleyecek önemli bir etken olarak öne çıkıyor. Seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından, koalisyon görüşmelerinin uzun ve zorlu bir süreç olacağı öngörülüyor. Almanya, bu seçimle birlikte yeni bir siyasi döneme girerken, ülke içindeki ve uluslararası arenadaki dengelerin de yeniden şekillenmesi bekleniyor