Ben yokken de var olan gezegende, ben yok olduktan sonra da var olacak olan milyarlarca yıllık gezegende neyi değiştirebilirim diye düşündüm.
Ezan okunuyor…
İzmir saati ile saat 04:44
Aklımdaki soru, beni uyumak yerine yazmaya yönlendirdi. “Şu kısacık hayatımda neyi başarabilirdin Yeliz ?” diye sordum kendime. Sonra başardıklarım geldi aklıma…
Düşmanıma bile dostluk yapabildim mesela.
Olmayanı paylaşamadım belki ama elimden ne geldiyse paylaşmayı seçtim.
Yeliz’e yakışır sevdim.
İhanet benim sözlüğümde iç olmadı.
İnandım; vatanıma, yaratana…
Güzel çocuklar yetişirdim bu dünya için.
İnandım;
İyilerin kazanacağına,
İnandım; adaletin illa bir gün teselli edeceğine,
Kendime inandım, asla doğrudan başkasına eyvallahım olmadı, benim doğrum senin yanlışın bile olsa doğrum için savaştım.
Güvendim;
Güven ile çıktım her başlangıca…
Güzel filmler izledim, güzel adam sevdim, güzel bir çocuk yetiştirdim, güzel yerler gezdim,
Kimsenin bilmediği iyiliklerim oldu kimi zaman.
Asla kin tutmadım,
Elbette öfkelendim. Anlaşılmamak üzdü çoğu zaman. Kırıldığım, küstüğüm ve hatta kimi zaman vazgeçtiğim bile oldu
Ama olsun, ben bana yakışanı yaptım.
Ben, ben gibi yaptım. Çünkü ben insandım!
Hayvanları, çocukları bir de kaktüsleri çok sevdim. Neden mi kaktüs? Çünkü hayatta dikenliydi sabretmesini bilene eşsiz bir çiçek veren…
Bekledim.
Bazen çiçeklendim, bezen soldum.
Ama olsun.
Umut vardı. Sayın okuyucu ezan bitti. Şimal göründü. Birazdan gün ışıyacak.
Vazgeçmeyenler ve inananlar için yeni bir gün başlayacak.
Sen de inan!
Çünkü inanmak başarmaktır…