Hazırlayan: İzmir Müftülüğü Vaizesi Fatma Özmen Ergen
Ayet-i Kerime
"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin mahremiyetini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir." (Hucurât, 49/12)
Hadis-i Şerif
Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin eksikliğini görmeye ve duymaya çalışmayın, özel hayatınızı araştırmayın. Birbirinize karşı haset etmeyin, birbirinize arkanızı çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun." (Buhârî, Edeb, 57; Müslim, Birr ve sıla, 28)
Dua
Allah’ım! Ben ancak Senin rahmetine güveniyorum. Günahlarımın hepsini bağışla. Şüphesiz günahları ancak Sen bağışlarsın. Tövbemi kabul eyle. Şüphesiz Sen, tövbeleri kabul eden ve çok merhametli olansın. (Ahmed b. Hanbel, 35, 521)
Sohbet
Sadece eşimizin sırrını mı koruyacağız? Her insanın sırrı eğer suç teşkil etmiyorsa gizli kalmaya layıktır. Günah bile gizli kalmalıdır. Çünkü gizli kaldığında örnek teşkil etmeyecek bir davranış, açığa çıktığında kötülüğün ifşası olacaktır. Yanlışı anlatıp yaymak toplumsal ahlâkı zedelediği için daha büyük kötülük olacaktır. Bu sebeple, kötülükleri ortadan kaldırmak için iyi örneklikleri çoğaltmamız gerekmektedir.
Müslüman kardeşinin yanlış bir davranışına şahit olup bu yanlışı ifşa etmesini Peygamber Efendimiz (s.a.s.) yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir sırrını ortaya çıkarır ve anlatırsa, Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini ortaya çıkarır; kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten ise, bir ölüyü diriltmiş gibi olur." (Ebû Dâvûd, Edeb, 80)
Yüce Yaratan bizleri zannın birçoğundan, tecessüsten ve gıybetten sakındırır. Zan gerçek bilgi ve kanıta değil, tahmine dayalı hükümdür. Etraflıca bilgi sahibi olmadan ilk bakışta, elde ettiğimiz önyargıdır. Zannın birçoğu hakikati ifade etmediği için her duyduğunu söylemesi kişiye yalan olarak yeter (Ebû Dâvûd, Edeb, 80). Çünkü dünyaya kendi açımızdan bakar ve onu kendi zihin kodlarımızla okuyup yorumlarız. Olay ve olguların tam hakikatini, iç yüzünü Allah bilmektedir, biz ise çok az bir kısmına vakıf olabiliyoruz. Müslümanın Müslüman kardeşinden hüsnüzan ile muamele görme hakkı vardır. Kişinin hüsnüzannında hata etmesi, suizannında isabet etmesinden daha iyidir.
Tecessüs; insanların gizliliklerini araştırmak, merakla mahrem sırlarının ardına düşmektir. Müslümana yakışan kendini ilgilendirmeyen hususlarda insanların gizli bilgilerini merak etmemesi ve araştırmamasıdır.
Rabbimiz, insana iki kulak ve bir dil vermiş, çok dinleyip az konuşsun diye. Biz de bizi alakadar etmeyen konuların peşine düşmemeli; her duyduğumuzu, her gördüğümüzü anlatmanın büyük sorumluluğu olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Fetva
Kadınların Cuma namazı kılmaları zorunlu mudur?
Cuma namazı, akıllı, ergenlik çağına erişmiş, sağlıklı, hür ve mukim (misafir olmayan) erkeklere farzdır. Kadınlar, hürriyeti kısıtlı olanlar, yolcular ve cemaate gelemeyecek kadar mazereti olanlar cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Ancak kılmaları halinde bu namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.
Hz. Peygamber(s.a.s.), "Cemaatle Cuma namazı kılmak, her Müslümana farzdır. Ancak köle, kadın, çocuk ve hastaya farz değildir." (Ebû Dâvûd, Salât, 217; İbn Ebi Şeybe, Musannef, II, 550) buyurmuştur.
Asr-ı saadetten günümüze kadar bütün alimler Cuma namazının kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir (İbnü'l-Hümâm, Feth, II, 59; Nevevî, el-Mecmû', IV, 483-484; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 216). Ancak cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil, muafiyettir. Diledikleri takdirde, kadınların camiye gidip cemaatle cuma namazı kılmalarında dinen bir engel yoktur. Hatta hutbe ve vaazlardan istifade etmeleri için cuma namazlarına devam etmeleri tavsiye edilebilir. Nitekim Peygamberimiz zamanında kadın sahabilerin cuma namazına katıldıkları ve kendilerine engel olunmadığı bilinmektedir.
Not: Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından derlenmiştir.