Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdal Güngör, 1 yaşın altındaki bebeklerde bal tüketiminin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Prof. Dr. Güngör, özellikle bebeklerde kas güçsüzlüğü ve felce neden olabilecek "İnfantil botulizm" konusunda aileleri uyardı.
Prof. Dr. Güngör, infantil botulizmin, özellikle ilk 6 ay içinde, bir yaşın altındaki bebeklerde görülen nadir ancak ciddi bir hastalık olduğunu, bu hastalığın, Clostridium botulinum adlı bakterinin sporlarının sindirilmesiyle ortaya çıktığını söyledi. Bebeklerin bağırsak sisteminde koruyucu bakteri florasının ve bu bakteriyi inhibe eden safra asitlerinin bulunmadığını kaydeden Prof. Dr. Güngör, bakteri sporlarının, bebeklerin bağırsaklarında nörotoksin üreterek sinir hücreleri arasındaki iletişimi bloke ettiğini, ilerleyici kas güçsüzlüğüne ve felce neden olduğunu ifade etti.
Solunum yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilir
Hastalığın belirtilerine dikkat çeken Prof. Dr. Güngör, infantil botulizmin belirtilerinin toksin alımından 12-36 saat sonra ortaya çıktığını, kas güçsüzlüğü (floppy baby syndrome), göz kapağı düşüklüğü, azalmış gözyaşı ve tükürük, ifadesiz yüz, zayıf emme refleksi ve öğürme, hipoaktivite, kabızlık ve bağırsak hareketsizliği, zayıf ağlama, solunum güçlüğü gibi belirtilerin hızla ilerleyerek solunum yetmezliği ve ölümle sonuçlanabileceğini dile getirdi. Prof. Dr. Güngör, bu nedenle hastalığın erken tanısı ve tedaviye hızlıca başlanmasının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Farkındalık artırılmalı
İnfantil botulizmin önlenmesi konusunda da bilgiler veren Prof. Dr. Güngör, 1 yaş altı bebeklere kesinlikle bal verilmemesini ve toprakla temastan kaçınılması gerektiğini söyledi. Ailelerin en sık yaptığı hatanın, emzikleri bala batırarak bebeklere vermeleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güngör, uygun gıda hijyeninin ve muhafaza yöntemlerinin sporların kontaminasyonunu azaltmada kritik rol oynadığını belirtti. Prof. Dr. Güngör, erken tanı ve uygun tedavi ile bu hastalığın başarıyla yönetilebildiğini ancak farkındalığın artırılmasının ve önleyici tedbirlerin alınmasının, mortalite ve morbiditeyi azaltmada kilit rol oynadığını dile getirdi.