Anayasa Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu'nda yer alan ve anlaşmalı boşanma davalarında evliliğin en az bir yıl sürmesini şart koşan düzenlemenin iptal edilmesi talebini reddetti.
Ankara 18. Aile Mahkemesi, anlaşmalı boşanma davası açan taraflar adına, Türk Medeni Kanunu’nun 4721 sayılı Kanun’un 166. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki "bir yıl" ifadesinin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu. Başvuruda, bu düzenlemenin, kişilerin iradesini hiçe sayarak, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellediği ve eşitlik ilkesini ihlal ettiği öne sürülmüştü. Ayrıca, fiilen sona eren bir evliliğin hukuken bir yıl daha geçerli sayılması, tarafların boşanma davası açabilmek için farklı usuller izlemeye ve uzun süren yargılama süreçlerine katlanmaya zorlandığı ifade edilmişti.
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu değerlendirerek, söz konusu düzenlemenin iptal edilmesi talebini reddetti. Mahkeme gerekçesinde, eşlerin ortak iradeleriyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasının kabul edilebilmesi için bir yıl süreyle beklenmesinin, kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olduğunu belirtti.
Gerekçede, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını boşanma sebeplerinden biri olarak düzenlediği hatırlatıldı. Kanun koyucunun, aile kurumunun korunmasını amaçlayarak, evliliğin üzerinden belirli bir süre geçmeden boşanma davası açılmasını istemediği vurgulandı. Bu düzenlemenin, eşlerin kararlarını yeniden gözden geçirmelerine olanak sağladığı ifade edildi.
Bunun yanı sıra, Anayasa Mahkemesi, eşlerin bir yılın ardından anlaşmalı olarak boşanma davası açmalarının mümkün olduğu gibi, diğer boşanma sebeplerine dayanarak da boşanma davası açabilmelerinin engellenmediğini belirtti. Yüksek Mahkeme, kişilerin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesi talebine getirilen sınırlamanın, orantılı ve adil bir yük getirdiğine, dolayısıyla anayasaya aykırı olmadığına karar verdi.