İzmir, Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olarak, aktif fay hatlarına yakınlığı ve yoğun nüfusu nedeniyle yüksek deprem riski taşıyan bölgelerden biri. Yapılan araştırmalar ve raporlar, kentteki yapı stokunun önemli bir kısmının depreme karşı dayanıksız olduğunu ortaya koyarken, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan envanter çalışmaları, özellikle Bornova ve Bayraklı ilçelerinde ciddi riskler olduğunu göstermekte. Bu iki ilçede bulunan 60 bin yapının yüzde 35'inin "Depreme dayanıksız olma ihtimali yüksek" olarak tespit edildiği belirtiliyor. İzmir genelinde ise 950 bin 490 yapının bulunduğu ve bu yapıların yüzde 70'inin depreme karşı dayanıklılığı konusunda soru işaretleri taşıdığı ifade ediliyor. Bu durum, olası bir büyük depremde binlerce yapının yıkılabileceği ve ciddi can kayıplarının yaşanabileceği anlamına geliyor.
‘Dünyadan ekipler gelir’
Türkiye’de afetlerden sonra düşünülmesi gereken en önemli şeyin yapı stoklarının yeterliliği olduğunu vurgulayan AKUT İzmir Ekip Lideri Ramazan Ergut, şu anda Türkiye’deki yapı stoklarının yetersiz olduğunu kaydetti. Olası bir afet esnasında yaşanabilecek yıkımlara müdahale için Türkiye’de yeterli arama kurtarma ekibi sayısı olmadığını belirten Ergut, “Biz Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) adı altında ya da İl Risk Azaltma Planı (İRAP) adı altında birçok toplantıya katılıyoruz ve bu toplantılarda görüyoruz ki, her ne kadar arama kurtarma eğitimleri kapsamında birçok ülkeye kıyasla çok daha hazır olsak bile, beklenen bir İzmir veya İstanbul Depremi’nde ülkemizdeki arama kurtarma ekibi sayısı müdahaleye yetmeyecek.
Böyle yıkıcı olabilecek bir depremde uluslararası çağrı ile birlikte Birleşmiş Milletler’e bağlı dünyadaki tüm arama kurtarma ekipleri ülkemize gelmek zorunda kalacaktır. Tüm dünyadaki arama kurtarma ekipleri dahi gelse de yine de beklenen bir İzmir ve İstanbul Depremi’nde yıkımın gücünü öngördüğümüzde, Maraş Depremi’nde yaşadığımız üzere yetişmek oldukça zor olacak. Beklenen İstanbul Depremi’nde ise popülasyon olarak çok daha fazla insanın olması ve yıkımın gücünün yüksek olacağı öngörüldüğünden insan ve yıkım açısından daha büyük bir tabloyla baş başa kalmamız büyük bir sorun. Diğer önemli bir sorun ise; biz Maraş Depremi’nde bir şekilde sokaklara ve mahallelere girebiliyorduk. Ancak beklenen İzmir ve İstanbul Depremleri’nde bu belki de çok daha zor olacak. Özellikle Karabağlar, Bayraklı ve Bornova’nın yoğun konut olan iç kısımlarına girememe durumunda kalabiliriz. Elbette arama kurtarma ekiplerinin gerektiğinde karayolu ile ulaşılamayan yerlere helikopterler ile indirilmesi planları hazır. Ancak yine de mahalle ve sokakların bu kadar iç içe olması bizi müdahalede zorlayacaktır” ifadelerini kullandı.
‘100 kişinin yaptığı işi yapar’
Arama kurtarma anında özellikle arama kurtarma köpeklerinin 100 insanın yapacağı bir işi tek başına 10 dakika içinde yapabileceğini vurgulayan Ergut, “Bizim bünyemizde Köpekli Arama Kurtarma (KAK) ekiplerimiz de var. Arama kurtarma köpekleri çok yoğun bir eğitimin ardından oldukça zor sınavlardan geçiyorlar. Her köpek arama kurtarma köpeği olabilir ancak özellikle bazı ırklar çok daha hızlı öğreniyorlar. Örneğin Belçika Malinois veya Border Collie ırkları çok daha hızlı bir öğrenme ve adapte olma süreci geçiriyorlar. Bu tarz durumlarda eğer çok fazla zaman ve emek harcayabileceklerini düşünen köpek sahipleri varsa, derneğimize gelebilir” dedi.
“Köpekler bizim için çok önemli”
Ramazan Ergut sözlerini şöyle sürdüdü: “Ama buradaki en önemli şey neredeyse köpeğinizle birlikte yatıp kalkmak zorundasınız. Köpekler enkazın içerisinde veya doğa arama operasyonlarında örneğin bir çocuk veya Alzeheimer bir vatandaşı ararken yaklaşık 100 kişinin yapabileceği bir işi tek başına 10 dakikada yapabilir. Aynı zamanda sınavlarını çok iyi derecelerle geçmiş bir arama kurtarma köpeği sayesinde biz enkazdan çok fazla can kurtardık. Bu yüzden arama kurtarma köpekleri bizim için çok önemli.”
“10 bin başvuru oldu”
“Her büyük afetten sonra AKUT gibi ismi vatandaşlar tarafından bilinen ve güvenilen profesyonel derneklere çok fazla katılmak isteyen oluyor. Sadece Maraş Depremi’nden sonra İzmir’de 10 bine yakın başvuru vardı” diyen Ergut, talep olsa da gönüllülük esasına dayalı arama kurtarma işinde çok fazla emek ve mesai harcanması gerektiğinin altını çizdi. Öte yandan jeoloji mühendisleri ile yapılan toplantılarda anlaşıldığı üzere İzmir’de özellikle Karşıyaka, Bayraklı, Bornova, Karabağlar bölgesinin deprem açısından oldukça kritik bölgeler olduğunu kaydetti. Ergut, “Ancak unutmamak gerekir ki İzmir birinci derece deprem bölgesinde. Dolayısıyla yapı stoku yeterli ve hazır olmayan her bölge risk altında” dedi.