Hazırlayan: İzmir Müftülüğü Vaizesi Fatma Özmen Ergen

Ayet-i Kerime

"Hani Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür." (Lokmân, 31/13)

Hadis-i Şerif

Enes b. Malik (r.a.) şöyle demiştir: Resûlullah'a (s.a.s.) on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun "Öf!" bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, "Niçin böyle yaptın?" demediği gibi, "Şöyle yapsaydın ya!" diye de azarlamadı. (Müslim, Fedâil, 51)

Dua

Allah’ım! Yaşama imkânı verdiğin her birimize, imanlı bir hayat ver. Bizim her birimizin canını da Müslüman iken al. Allah’ım imanla elde edileceklerden bizi mahrum etme ve iman ettikten sonra bizi saptırma. (İbn Mâce, Cenâiz, 23)

Sohbet

İnsanlara dini anlatırken güzel sözün etkileyici özelliğinden faydalanılmasını istemiştir. Özellikle çocuklarla konuşurken samimiyetle ifade edilmiş, sevgi dolu sözlerin hedefe ulaşması daha kolaydır. Hz. Lokman'ın oğluna nasihat ederken kullandığı üslup sağlıklı iletişime örnek olarak Kur'an-ı Kerim'de yer alır. Hz. Lokman sözlerine sıcak bir hitapla başlayıp muhatabın seviyesine uygun sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Güzel konuşmak, süslü kelimeler kullanmak, uzun ve edebi cümleler kurmaktan ibaret değildir; hakkı söylemek ve doğruyu ifade etmek ve bunu yaparken yumuşak, naif, anlaşılır ifadeleri tercih etmektir.

Etrafında onun her sözünü tereddütsüz olarak hayatına geçirmeyi bekleyen onca insanın varlığı, Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) iletişim konusundaki başarısının delilidir (Âl-i İmrân, 3/159). O çocuklarla iletişim konusunda da ümmetine en güzel örnektir. Büyüklere selamlaşmayı telkin etmiş, kendisi de çocuklara selam vermeyi ihmal etmemiştir (Ebû Dâvûd, Edeb, 135). Selam iletişim kapısını açan bir anahtardır, açılan kapıdan girmenin yollarından biri de çocukların oyunlarına dahil olmaktır. Çocuklarla oynayan, onlarla şakalaşmaktan (Buhârî, Deavât, 31) keyif alan Allah Resûlü (s.a.s.) bu kanalla çocukların sadece kalplerine değil zihin dünyalarına da ulaşmış, onları en güzel şekilde eğitmiştir. Bir çocuk kendi derdi ile dertlenen, ölen kuşu için üzüldüğünü gösteren bir peygambere karşı nasıl kayıtsız kalabilir? (Buhârî, Edeb, 112) Bu yaklaşımlar, Enes bin Malik'in kardeşi Ebû Ümeyr'i kazanılmış bir kalp, her söyleneni öğrenmeye hazır bir öğrenci yapmıştır.

Yumuşak ifadeler ve güzel sözler yanlışların hatırlatılmasına engel değildir, yeter ki çocukların anlayacağı dille konuşulsun. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) aç olduğu için hurmaları taşlayan ve cezalandırılması için yanına getirilen çocuğu dinlemiş, onun derdine "Hurmaları taşlama da altına düşenlerden ye." (Ebû Dâvûd, Cihâd, 85) sözleriyle çözüm üretmiştir. Yemek yerken eli tabağın her tarafında gezinen çocuğu "Yavrum, besmele çek, sağ elinle ve önünden ye." (Buhârî, Et'ıme, 2) sözleriyle uyarmasının ardında, bir davranış kazandırma çabasının varlığını görmezlikten gelemeyiz. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) arkadaşları ile oturduğu bir gün kendisine ikram edilen içeceği yanındakilerle paylaşmak ve ikrama sağ tarafından başlamak istedi. Sağında bir çocuk oturduğunu görünce ona içeceği önce solundaki yaşlılara vermesine izin verip vermeyeceğini sordu. Çocuk "Hayır, senden gelen nasibimi kimseye vermek istemem." cevabını verdi. Allah Resûlü (s.a.s.) elindeki içeceği çocuğa verdi (Müslim, Eşribe, 127). Çocuğa fikrini sorup onu dikkate alması da iletişim açısından önemli bir örnekti. Çocuk hakkı olan içecek sırasını kimseye vermek istememiş, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de bu isteği geri çevirmemişti (İbn Hacer, Fethu'l-bârî, I, 328).

Çocuklarla konuşurken sözlü iletişimin yanında jest, mimik gibi beden dilini kullanmak da etkilidir. Konuşurken göz teması kurmak, vücudun tümüyle onlara dönmek, dinlerken belli aralıklarla onları dinlediğini, onayladığını gösterecek vücut hareketleri yapmak, tebessüm etmek, gerektiği durumlarda kırgın olduğunu gösterecek mimikler kullanmak iletişimi olumlu yönde etkiler.

Fetva

Doğum kontrolünün dini hükmü nedir?

Sağlığa zararlı olmamak şartıyla, deri altına hormon düzenleyici yerleştirmek (implant), prezervatif kullanmak, azil (geri çekilmek) gibi yöntemlerle hamileliğin önlenmesinde dinen bir sakınca yoktur. Bununla birlikte, annenin hayatı söz konusu olmadıkça, hamilelik gerçekleştikten sonra, hangi aşamada olursa olsun, kürtaj ve benzeri yöntemlerle çocuğun alınması caiz değildir. Çünkü hamileliğin başlaması ile doğacak çocuğun hayat hakkı gerçekleşmiş olur. Maddi ya da sosyal endişelerle ceninin yaşamını herhangi bir şekilde sona erdirmek hayat hakkına tecavüzdür. Allah Teâlâ, "Fakirlik endişesi ile çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız." (En'am,6/151) buyurmuştur.

Kaynak: Bülten