12 Eylül rejiminin baskı ve zulmü altında yaşamını yitiren devrimci Mine Bademci, hâlâ yüreklerde yaşıyor ve soyal medyada kullanıcılar tarafından merak ediliyor. Peki, Mine Bademci kimdi? Neden öldürüldü?
Mine Bademci kimdir?
Mine Bademci, 26 Mart 1962’de İzmir’in Alaçatı beldesinde dünyaya geldi. Emekçi bir ailenin çocuğu olarak, genç yaşlardan itibaren halkla iç içe, mücadeleyle yoğrulmuş bir yaşam sürdü. Devrimci fikirlerle ilk kez Alaçatı Halk Odası’nda tanıştı. Lise yıllarında sosyal adaletsizliklere karşı duyarlılığı gelişen Mine, üniversite eğitimine Buca Eğitim Fakültesi’nde başladı. Ancak eğitimi yarıda bırakarak tüm zamanını Urla’da yürütülen devrimci faaliyetlere adadı.
Mine’nin ailesi tütüncülükle uğraşıyordu. Bu nedenle, Urla’daki köylülerle kısa sürede güçlü bağlar kurdu. Onlarla aynı sofraya oturdu, çocuklarına yardım etti, dertlerine ortak oldu. Kısa zamanda yöre halkı tarafından sevilen ve saygı duyulan bir devrimci olarak tanındı. Mütevazı kişiliği, çalışkanlığı ve mücadele azmiyle çevresindekilere örnek oldu.
1980 yılının Temmuz ayında, kendisi gibi devrimci olan abisi Salih Bademci’nin, üniversite kampüsünde öldürülmesi, Mine’nin hayatında dönüm noktası oldu. Henüz 18 yaşındaydı ama metanetini yitirmedi. Ağabeyinin ardından daha kararlı, daha cesur bir duruş sergiledi.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, birçok devrimci gibi o da kırsal alana çekildi. Takip edilen, aranan bir genç kadın olmasına rağmen mücadeleye sırt çevirmedi. 22 Eylül 1980’de Urla’da bir bağ evinde arkadaşlarıyla birlikte kuşatıldı. Çatışma kaçınılmazdı. İçlerinde tek kadın Mine’ydi. Kuşatmayı yarıp arkadaşlarını koruma kararı aldıklarında, ilk adımı o attı. Dışarı fırlayan ilk kişi oldu. Açılan yaylım ateş sonucu vurularak hayatını kaybetti. Vücudunda 32 kurşun bulundu. Diğer arkadaşları sağ yakalandı.
Mine Bademci’nin ölümü, askeri cunta döneminde yok edilmeye çalışılan gençlik hareketlerinin, devrimci kadınların ve halk mücadelesinin simgelerinden biri hâline geldi. Geride yalnızca tek bir fotoğraf ve birkaç satırlık bir yaşam öyküsü kaldı; ama onun adı, halkın belleğinde bir onur ve direniş sembolü olarak yaşamaya devam ediyor.