Dünya klasikleri arasında yer alan "Yüzyıllık Yalnızlık" Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'in 1967 yılında Meksika'ya ilk gidişinde yazdığı ve başyapıt olarak kabul edilen romanıdır. Márquez, çocukluğunu geçirdiği Aracataca kasabasını "Macondo" adıyla fantastik bir kurgu içinde sunarak, "çocukluk günlerini sanatsal bir dille ardında bırakmayı" amaçladığını belirtmiştir. Kitap, büyülü gerçekçilik akımının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Romanın ilk baskısı, 1974 yılında Sander tarafından yayımlanmıştır.
Yüzyıllık Yalnızlık Kitabı Konusu Nedir?
"Yüzyıllık Yalnızlık", hayali Macondo kasabasında yaşayan Buendía ailesinin yüz yıllık olağanüstü hikayesini anlatır. Aile üyelerinin yaşamları, aşkları, trajedileri ve tuhaf maceraları etrafında şekillenen roman, büyülü gerçekçilik ve sembolizmle dolu bir evren sunar. Gabriel García Márquez, bu eserinde çocukluğunun geçtiği Aracataca kasabasını Macondo adıyla ve olağanüstü unsurlarla süsleyerek anlatır. Roman, Buendía ailesinin akraba evliliği sonucu üzerlerine gelen ve 100 yıl süren bir lanetin etkisi altında yaşamalarını konu alır. Yazar, bu hikaye aracılığıyla büyülü gerçekçilikle harmanlanmış bir evren yaratır ve okuyucuları Buendía ailesinin sıradışı yaşamına tanık eder.
Yüzyıllık Yalnızlık Kitabı Kısa Özeti
Albay Aureliano Buendía, idam edilmek üzereyken babasının onu buzu keşfetmeye götürdüğü günü hatırlar. O zamanlar dünya öylesine yenidir ki, pek çok şeyin henüz bir adı yoktur. Macondo, Buendía ailesinin de kurucuları arasında bulunduğu 20 hanelik kerpiç bir köydür. Her yıl mart ayında Macondo’ya Çingeneler gelir. Melquíades isimli bir Çingene, José Arcadio Buendía’ya çeşitli aletler getirir ve simya hakkında bilgiler verir. José Arcadio Buendía, bir simya laboratuvarı kurar ve zamanının çoğunu burada geçirir. Karısı Ursula, bu duruma çok kızgındır ve sürekli olarak çocuklarıyla ilgilenmesini ister. Ursula ve José Arcadio Buendía amca çocuklarıdır. Ursula'nın annesi, evlendiklerinde domuz kuyruklu çocukların doğacağı korkusuyla kızına bekaret kemeri taktırır. José Arcadio Buendía bu durumu kabul eder, ancak kasabada dedikodular çıkmaya başlayınca bir adamı öldürür ve Ursula'dan kemeri çıkarmasını ister. İlk çocukları José Arcadio, göç ederlerken yolda doğar ve kuyruksuz doğar. Ursula, her doğan çocuğunda kuyruk olup olmadığını kontrol eder. İkinci çocukları Aureliano doğar. José Arcadio, babasına benzeyen bir yapıya sahipken, Aureliano daha sessiz ve içine kapanıktır. José Arcadio, Pilar Ternera isimli bir kadınla ilişki yaşar ve Ursula, bu sırada kızı Amaranta’yı doğurur. Pilar Ternera bir oğlan doğurur ve onu dedesine götürerek Arcadio ismiyle vaftiz ettirir. Daha sonra, Ursula'nın bir akrabasının öksüz kızı Rebecca da aileye katılır. Bir sulh yargıcı, José Arcadio Buendía ile ev boyama meselesi yüzünden düşman olur. Yargıcın kızlarından Remedios'a Aureliano aşık olur. Rebecca ve Amaranta, evlerine latınalarını onarmaya gelen Pietro Crespi isimli gençten etkilenirler. Pietro Crespi, Rebecca ile nişanlanır, ama Amaranta kıskançlıkla doludur ve düğünleri sürekli ertelenir. Rebecca, eve dönen José Arcadio ile evlenir ve Ursula, bu duruma çok kızar. Pietro Crespi, Amaranta’ya evlenme teklif eder, fakat reddedilir ve intihar eder. Aureliano’nun Pilar Ternera’dan olan oğlu Aureliano José’nin bakımını Amaranta üstlenir. Aureliano, Macondo’dan ayrılarak Albay Aureliano Buendía olur ve savaşa katılır. Arcadio, Macondo’nun yönetimini devralır, fakat Pilar Ternera’nın annesi olduğunu bilmeden ona yaklaşmaya çalışır. Pilar, Arcadio’yu Santa Sofía de la Piedad ile tanıştırır ve onlar da evlenirler. Arcadio idam edilir ve Santa Sofía de la Piedad, bir kız ve ikiz oğlan doğurur. Kızın adı Remedios, oğlanların ise José Segundo ve Aureliano Segundo’dur. Albay Aureliano Buendía idam edileceği sırada, Melquíades’in yazmalarını çözmeye çalışır. Yazmalarda, “Soyun atası ağaca bağlıdır, sonuncusunu da karıncalar yer,” yazmaktadır. Melquíades’in anılarında, soylarının kaderini ve akıbetini öğrenir. Macondo’da bir fırtına kopar ve kasaba yok olur. Aureliano, el yazmalarını çözmeyi başardığında, soylarının yüzyıllık yalnızlığa mahkûm olduğunu ve bir daha tekrar etmeyeceğini anlar. Bu eser, hayatın tüm yönlerini büyülü gerçekçilik tarzıyla anlatan Gabriel García Márquez’in başyapıtıdır. Marquez, kendi çocukluğundan ve köyünün kapitalizmin etkisiyle nasıl değiştiğinden ilham alarak bu hikayeyi kaleme almıştır. Yazarın yaşadığı tabular ve gelenekler de eserinde önemli bir yer tutar. "Yüzyıllık Yalnızlık," Buendía ailesinin Macondo kasabasındaki yüzyıllık öyküsünü anlatan, büyülü bir destandır. Yaklaşık altı kuşak boyunca ailenin başına gelenler anlatılır ve benzer isimler, karakterlerin kaderlerinin aynı şekilde yinelenmesine işaret eder. Bu büyülü kasabada yaşayan Buendía ailesi, kaderin ve unutkanlığın pençesinde yüzyıllık bir yalnızlığa mahkûm olurlar.