Belki de mesele, toplumumuzun erkeklerde zayıflık göstermesine izin vermemesi. Erkeklik, genellikle güç, kontrol ve dayanıklılık ile özdeşleştiriliyor. Andropoz ise, bu özelliklerin zıddını temsil edebilen bir dizi değişimi işaret ediyor: enerji düşüklüğü, libido kaybı, hatta depresyon. Ancak unutmayalım ki, bu değişimler doğal ve kaçınılmaz.
Bazı erkekler için andropoz süreci, sakin bir denizde yavaş yavaş ilerleyen bir kayık misali sessiz ve derinden yaşanırken, bazıları için dalgalı bir okyanusta kürek çekmeye benziyor. Ancak her iki durumda da, bu değişimleri kabullenmek ve anlamak, bireyin kendisi ve sevdikleri için büyük önem taşıyor.
Erkekler, andropozla baş etmek için çeşitli yollar bulabilirler. Beslenme ve egzersiz, bu dönemdeki hormonal dengesizlikleri dengelemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, psikolojik destek almak da bu süreci daha rahat atlatmalarını sağlayabilir. Ne de olsa, kimse bu yolculuğu yalnız yürümek zorunda değil.
Ve belki de en önemlisi, bu dönemin getirdiği değişimleri kabullenmek ve bunları bir zayıflık yerine, yaşamın doğal bir parçası olarak görmek. Hayatın sonbaharında, yapraklar dökülür ama unutmayın ki, her dökülen yaprak, baharda yeniden yeşerecek toprağa düşer. Andropoz da böyle bir mevsim. Kabullenmekle başlar, uyum sağlamakla devam eder.