Küresel yoksulluk, gelir eşitsizliği ve iklim değişikliği arasındaki ilişkinin ele alındığı Dünya Bankası’nın 2024 Yoksulluk, Refah ve Gezegen Raporu, çarpıcı veriler ortaya koydu. Raporda yer alan verilere göre bugün dünya nüfusunun yüzde 8,5’i oluşturan 692 milyon insan aşırı yoksulluk içinde yaşarken, Türkiye’de de durum iç açıcı değil. Ülkedeki farklı gruplar arasında gelir, tüketim, servet veya fırsatların eşitsiz dağılımı olan eşitsizlik, uzun zamandır sürdürülebilir kalkınmanın önündeki bir engel olarak kabul edilirken bu durumun toplumsal cinnete neden olabileceği belirtiliyor.
‘Huzursuzluk derinleşecek’
Türkiye’de yoksulluğun ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin, toplumdaki adaletsiz gelir uçurumunun en acımasız örneklerinden birini teşkil ettiğini belirten Sokak Ekonomisti Dr. Osman Sirkeci, “Artan yoksulluk; zengin kesimin kaçamadığı toplumsal huzursuzluklar, altyapı sorunları ve çevre krizlerine yol açarken, refahın dar bir zümreye yoğunlaşmasının sonuçları ise toplumun hepsini etkiliyor. Gelir adaletsizliği, yalnızca yoksulların değil, en zenginlerin de yaşam kalitesini tehdit eden bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Toplumun daha iyi bir geleceğe sahip olabilmesi için kapsayıcı politikalarla yoksulluğu ve gelir eşitsizliğini azaltmak şart. Yoksa sosyal ve ekonomik dengeler bozulmaya devam edecek, toplumsal huzursuzluklar giderek derinleşecek. Bunların sonucunda da ‘toplumsal cinnet’ kaçınılmaz olacak” dedi.
‘İntiharı getiriyor’
Kapitalizmin, eşitsiz ve sınırsız rekabeti, adil olmayan ekonomik koşullar, adaletli olmayan piyasaya giriş ve çıkışlar firmalar arasında şiddetli bir rekabete, firmaların yöneticileri ve müşteriler arasında bir rekabete yol açtığını belirten Dr. Sirkeci, “Bunun sonucunda servet eşitsiz dağılıyor. Bu sürecin en önemli aktörleri hem tüketiciler hem de üreticiler. Küçük üreticilerden tutup, küçük esnaflara kadar, ücretli ve maaşlı olarak emeğini satarak geçinenlerin elde ettikleri ücretleri, harcama süreçlerinde satın alma gücü o kadar düştü ki, bunu yaşayan bireylerde saldırganlık, stres, bunalım meydana geliyor. Bazılarında bu piyasadaki şiddet, bireylerde bazen kendi kendine şiddete kadar varıyor. Yani, bazı bireyler de intihar etmeyi seçiyor. Şiddete başvuramayanlar kendini uyuşturarak buna karşı duyarsızlık yolunu seçiyor. Uyuşturan ilaçlardan diğerlerine kadar kullanıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Eşitsizlik şiddeti doğuruyor’
Dr. Sirkeci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yoksullaşmanın sonucunda, sokakta, trafikte, yani yürürken insanın kendi stresli durumunda yerdeki bir taşa tekme atmak veya savunmasız sokak hayvanlarına karşı uygulanan şiddet de, trafikte herhangi bir itirazla karşılaştığında başvurulan şiddette de kendini gösteriyor. En çok da iş hayatında, şiddetle, haksızlıkla karşı karşıya kalan erkeğin kadına karşı şiddetine kadar veya evde çocuğa karşı şiddete kadar varan bir sürecin tetikleyicisi aslında bu yoksulluk. Gelirin eşitsiz dağılımı ve içinde barındırdığı şiddetin bireylere yansımasını günlük hayatta görüyoruz. Ülkemizde gözlemlediğimiz sorunların pek çoğunun ekonomi kaynaklı olduğunu ve ekonomi kaynaklı problemlerin de temelinde gelir eşitsizliğinin yattığını söylemek de doğru olur.”
‘Yüzde 15’i ısınamıyor’
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan verilere göre, Türkiye'de yoksulluk oranları artış gösterdi. Araştırmada, hane halklarının yüzde 15,1'inin ısınma giderlerini karşılayamadığı belirtilirken, yüzde 29,3'ünün yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olduğu tespit edildi. Nüfusun yüzde 31,3'ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri gibi konut sorunları yaşarken, yüzde 30,2'si ısınma sorunları yaşadığı ifade edildi. Sosyolog Prof. Dr. Ali Akay, insani değerlerin yitirildiği, hayatın değerinin azaldığı ortamlarda insanların ışığı bulabilmek için başka yerlere doğru bakmak zorunda kaldığını söyledi. Akay, “İşin asıl acı tarafı toplumun her yanını saran bu cinnet hali stadyumların parlak ışığında, AVM’lerin sıcaklığındaki ışıklarda bulunmakta. Her yerde ve herkeste bir sinir harbi hali almış başını gidiyor. Yaşama zorlukları maalesef bu cinnet halini tetiklemekte. Vatandaşlarımız ne yazık ki asgari ücretle azami sıkıntı içinde yaşamak zorunda kalıyor” dedi