Etin kilosu 700 lira, paket sütün litresi 35 lira, 30’lu yumurta ise 130 liradan satılırken aldığı ücretle ev kirasını bile ödeyemeyen vatandaş protein ihtiyacını yumurta kabuğu ve kemikten gidermeye çalışıyor. Kombiyi söküp kömürlü sobayla ısınmaya başlayan, yeni giysi almak yerine ikinci el giysilere yönelen, tam ekmek ve simidi yarıma indiren, dertlendikçe sigarasını bile kendisi sarmaya başlayan vatandaşın en önemli sorununun ucuz gıda üretebilmek için halk sağlığıyla oynanıp tağşiş ürün yapılması olduğunu vurgulayan Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal, “Geldiğimiz nokta üzüntü verdiği kadar ülkenin içinde bulunduğu halin en net tarifi. Bu durum toplum sağlığını olumsuz etkileyecek ve ilerleyen süreçte suç olaylarının artmasına neden olacak” dedi.
‘Tarım girdileri fiyatları yükseltiyor’
Gıdanın, temel bir insan hakkı olduğunu aktaran Koçal, “Ancak ülkemizde ve dünyada milyonlarca insan, yeterli ve sağlıklı gıdaya erişimde ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Artan enflasyon, düşen alım gücü ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, özellikle dar gelirli vatandaşların gıdaya erişimini zorlaştırıyor. Gıda fiyatlarının aşırı artışında üretim maliyetlerinden ziyade spekülatif faaliyetlerin ve aracılık sistemlerinin etkisi büyük. Bu durum, tüketiciye ulaşan fiyatların gereksiz yere yükselmesine neden oluyor. Yerel üretimin desteklenmemesi, ithalat bağımlılığı ve yanlış tarım politikaları, gıda arzını azaltarak fiyatların yükselmesine yol açıyor. Tarım ülkesi olmamıza rağmen tarım alanlarının betonlaştırılması, çiftçinin yeteri kadar desteklenmeyerek küstürülmesi, üretimin ihtiyaca ve ihracata göre planlanmaması ithalatın önünün açılması dışa bağımlılığı artırmakta, gıdanın en önemli bileşeni olan tarım girdilerinin fiyatlarının artmasına neden oluyor” diye konuştu.
‘Halk sağlığı hiçe sayılıyor’
Koçal, halk sağlığının hiçe sayıldığına vurgu yaparak, “Alım gücünün düşmesinin tüketiciyi merdiven altı ürünlere yönlendirdi. Tüketiciler, yeterli ve dengeli beslenemedikleri için fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Özellikle geleceğimiz olan çocukların yetişmesinde, beslenmesinde ciddi sorunlar oluşturuyor. İnsanlar çaresizlikten eskiden çöpe atılan ürünleri bile değerlendiriyor. Özellikle alım gücünün düşük olması nedeniyle vatandaş ucuz ekonomik gıdaya yöneliyor, ucuz ekonomik ama sağlıksız gıdaların üretim yerlerinin büyük bir bölümü denetimsiz, merdiven altı üretim yerleridir. Piyasada taklit, tağşiş ve merdiven altı gıda ürünleri artmış, bunlar da tüketici sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Yeterli gıdaya erişememek, temel tüketici haklarının ihlali anlamına gelir ve bu durum, sosyal devlet ilkesine de aykırıdır” dedi.
‘Alım güçleri artırılmalı’
Tüketicilerin gıdaya ulaşması için çözüm önerileri sunan Koçal, “Ülkemizin içinde bulunduğu derin yoksulluk ile mücadele edecek, tüketicinin alım gücünü ve yaşam kalitesini artıracak güçlü politikalara ve bu politikaları oluşturacak güçlü siyasi iradeye ihtiyacı vardır. Halk sağlığı çok önemlidir, ülkemiz ciddi halk sağlığı sorunu ile karşı karşıyadır. Yoksulluk nedeniyle yeteri kadar beslenemeyen geleceğimiz çocuklarımız sağlıksız bir nesil olarak yetişmektedir Gıda fiyatlarını artıran aracılık sistemleri ve spekülatif faaliyetler denetlenmeli, fiyat istikrarı sağlanmalı. Üretimden tüketime kadar olan süreçlerde gıda israfını önlemeye yönelik etkili politikalar geliştirilmeli. Düşük gelirli aileler için gıda yardım programları yaygınlaştırılmalı ve erişilebilir hale getirilmeli. Taklit, tağşiş ve merdiven altı ürünlere karşı yaygın etkin ve etkili denetimler yapılmalı, caydırıcı cezalar uygulanmalı” dedi.
‘İlaç da evde aranıyor’
Yumurta kabuğunda kemik sağlığını destekleyen stransiyum, florür, magnezyum ve selenyum mineralleri bulunuyor. Yarım yumurta kabuğunda yaklaşık 1000 mg kalsiyum bulunduğu ve bunun bile yetişkin birinin günlük kalsiyum ihtiyacını karşıladığı uzmanlarca belirtiliyor. Kaynatılmış yumurtadan çıkan kabukların mutlaka toz haline getirilmesi öneriliyor. Toz haline gelen kabuklar besinlere veya içeceklere ilave edilerek kullanılabiliyor. Ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçları almakta zorlanan vatandaşlar da çözümü bitkilerde arıyor. Bitkisel tedaviyle ilgili kitaplar oldukça ilgi görürken internette de ilgi gören göğüs yumuşatıcı, boğaz ağrısı, balgam söktürücü ve rahatlatıcı olarak ıhlamur, ada çayı, karanfil, tane karabiber, zencefil çayları; doğal antibiyotik olarak sarımsak, soğan, kefir, ağrı kesici yerine kırmızı biber, zerdeçal, zeytinyağı, tarçın; mide rahatsızlığına kereviz, ateş düşürücü olarak da brokoli, zeytinyağı, elma sirkesi, enginar, ceviz, kişniş, kekik öneriliyor.