Faiz iklimi!

Abone Ol

Mayıs seçimleri akabinde yeni ekonomi yönetimi ve yeni ekonomi modeli ile birlikte rasyonel zemine geçiş süreci başladı. Ancak izahı mümkün olmayan Albayrak/Nebati politikalarının hala ceremesini çekiyoruz ve uzun bir zaman daha bedelini ödeyeceğiz.

Ekonominin bu noktaya gelmesinde sorumluluk sahibi olan Nebati’nin Mersin’den Milletvekili olması, Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun BDDK’nın başına geçmesi ödül gibi oldu, o halde Berat Bey’in miydi tüm günah diye insan sormadan edemiyor.

Birlikte çalışma fırsatı da bulduğum Bakan Şimşek’in “rasyonel zemine dönüşten başka çare yok” açıklamasıyla birlikte mantıklı hareketler başladı ama bahsettiğimiz üzere millet olarak bedel ödemeden refaha ulaşma imkanı yoktu. Bu bedel ödeme süreci devam ediyor, ne kadar daha devam edeceğine de siyaset ve ekonomi politikaları belirleyecek.

Orta Vadeli Program (2024-2026) ve 12. Kalkınma Planı (2024-2028) açıklandı ve ekonomi yönetimi de nerdeyse yarım yılını doldurdu. Pekala mukayeseli bir değerlendirme yapalım.

1-) Politika faizi %8,50’den %35 seviyesine yükseltildi.

2-) İhtiyaç kredisi faizleri %34’den %60 seviyesine geldi.

3-) Taşıt kredisi faizleri %25.50’den %45 seviyesine geldi.

4-) Konut kredisi faizleri %18’den %42 seviyesine yükseldi.

5-) Ticari kredi faizleri %15’den %46 seviyesine geldi.

Bunun yanı sıra tecil faiz oranı %36, aylık gecikme zammı (faizi) %3.5 oldu.

Pekala dünya ekonomilerinde genel olarak enflasyonla mücadele akabinde kısmi resesyon yaşanırken biz bu faizlerle 4-4.5 oranında büyümeyi nasıl sağlayacağız ve ekonominin çarklarını nasıl çevireceğiz?

Ticari kredilere ulaşmanın zorluğu bir kenara, sanayicinin yüzde 45-46 oranlarında temin ettiği kredi faizleri ile para kazanabilmesi bazı sektörler dışında çok zor. Konut kredi faizlerinin yüzde 40 üstüne çıkması neticesinde emlak piyasasının durduğu bir vaka. Hakeza ikinci el otomotiv piyasasında yaşanan durgunluk neticesinde aktörlerin alternatif marketing yöntemlerine başvurduğu da bir gerçek.

Piyasanın kamu tarafından fonlanması ve ekonominin canlanması durumunda yeniden enflasyon riski görünüyor ve zaten ekonomi yönetimi de talep yönünde heyecanı arzulamıyor. Böyle karmaşık bir yapı önümüzde.

Pekala çözüm nedir?

Başta da söyledik, bu bedeli bu millet ödeyecek, kaçış yok. Kendim ettim, kendim buldum sürecini yaşıyoruz ancak bu vatan bizim, bu emekli memur işçi de bizim, insan üzülüyor elbette.

Şöyle bir değerlendirme ile yazımızı sonlandıralım. CDS denilen kredi risk primi uzun bir aradan sonra 350 baz puan altına çekildi, kamu ve özel sektörün yurt dışından temin edeceği faiz yükünün düşmesi anlamında ve psikolojik olarak önemli. 

Kur korumalı mevduattan çıkışın kademeli olarak başlaması ve bu illetten kurtulma politikası olumlu. Son iki ayda fahiş bütçe açığı riski olması ve mayıs döneminde çılgın seçim ekonomisine rağmen bütçe dengeleri şimdilik rayında gidiyor. Ülkeye giren kayıt dışı para (net hata noksan) ve dış ticaret hacminde daralma nedeniyle döviz rezervlerinde iyileşme hakim.

Dolayısıyla daha ne kadar sabredebiliriz bilmiyorum ama mevcut ekonomi yönetimi ve politikalarına 1 yıl daha vermemiz gerekiyor. Olağanüstü gelişmeler ve siyasi müdahaleler olmazsa 2018-2023 döneminin enkazını 1.5 yılda toplayabiliriz. Kötümser olmanın bir faydası olmadığına göre şimdilik iyimser olmakta fayda var.

{ "vars": { "gtag_id": "AW-16801464760", "config": { "AW-16801464760": { "groups": "default" } } }, "triggers": { } }