Ege Denizi'nde deprem fırtınası: Büyük tehlike kapıda mı?
Santorini ve çevresinde son haftalarda meydana gelen 3.500’den fazla deprem, bölgede büyük bir depremin habercisi olabilir. Kandilli Rasathanesi’nden yapılan açıklamada, özellikle Santorini-Amorgos fay hattının büyük depremler oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu vurgulandı. Uzmanlar, 6.5 büyüklüğündeki bir depremin tsunami riskini tetikleyebileceğini belirtiyor
Ege Denizi’nde, özellikle Santorini Adası ve çevresinde yaşanan yoğun sismik hareketlilik bilim insanlarını endişelendirmeye başladı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yayımlanan 8. rapora göre, 28 Ocak’tan bu yana bölgede büyüklükleri 1.1 ile 5.3 arasında değişen toplam 3.524 deprem meydana geldi. Uzmanlar, sarsıntıların büyük bir depremin habercisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Santorini ve çevresindeki Hellenik Dalma-Batma Zonu’nda meydana gelen sismik hareketlilik, yalnızca yer kabuğundaki gerilimi değil, aynı zamanda volkanik faaliyetleri de tetikliyor. Kandilli’nin raporunda en dikkat çeken bulgulardan biri, bölgede 181 depremin 4.0 ve üzeri büyüklüğünde olması. Bu durum, Santorini ve yakın çevresinde büyük bir depremin meydana gelebileceğine dair kaygıları artırıyor.
Özellikle 5.3 büyüklüğündeki sarsıntının ardından bölgede artçı sarsıntıların devam etmesi, bölgedeki fay hatlarında büyük bir enerjinin biriktiğini gösteriyor. Kandilli uzmanları, Santorini-Amorgos fay hattının büyük depremlere yol açabilecek potansiyelde olduğunu belirtiyor.
Deprem fırtınasının en büyük risklerinden biri de tsunami ihtimali. Kandilli Rasathanesi, 6.5 ve üzeri büyüklükteki sığ depremlerin, kıyılarda 0.5 metre veya daha yüksek dalga oluşturabileceğine dikkat çekti. Bu, özellikle Yunanistan ve Türkiye kıyılarındaki yerleşim yerleri için tehlike oluşturabilir.
Bilim insanları, 1956 yılında Amorgos Adası açıklarında meydana gelen ve Santorini’yi de etkileyen 7.5 büyüklüğündeki depremin yarattığı 25 metre yüksekliğindeki tsunamiye atıfta bulunarak, bölgede benzer bir senaryonun gerçekleşme ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.