Hazırlayan: İzmir Müftülüğü Vaizesi Fatma Özmen Ergen
Ayet-i Kerime
"(İbrahim) Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü. 'Rabbim budur.' dedi. Yıldız batınca, 'Batanları sevmem.' dedi. Ayı doğarken görünce, 'Rabbim budur.' dedi. O da batınca,
'Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yolunu şaşırmış topluluklardan olurum.' dedi. Güneşi doğarken görünce, 'Rabbim budur; zira bu daha büyük.' dedi. O da batınca dedi ki: Ey kavmim! Ben, sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Ben, hanif olarak, yüzümü, gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.'' (En'a.m, 6/76-79)
Hadis-i Şerif
Abdullah b. Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.), Üsâme b. Zeyd'i (Rumlar üzerine gönderilecek) bir orduya komutan tayin etmişti. Bazı insanlar (genç olduğu için) onun kumandanlığı hakkında ileri geri konuşmaya başlayınca Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ayağa kalktı ve şöyle buyurdu: "Siz şimdi Üsâme'nin kumandanlığı hakkında ileri geri konuşuyorsunuz. Daha önce de babasının kumandanlığı hakkında konuşmuştunuz. Allah'a yemin ederim ki Zeyd nasıl bu göreve layık ve en sevdiğim insanlardan biri idiyse, hiç şüphesiz Üsâme de babasından sonra en sevdiğim insanlardan birisidir." (Buhârî, Meğâzî, 88)
Dua
Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen duayı hakkıyla işitensin. (Âl-i İmrân, 3/38)
Sohbet
Ergenlik, "Kimim ben?", "Niçin ve nereye yönelmeliyim?" sorularının cevabını bulma yolunda gencin dünyadaki yerini, etrafındakilere karşı sorumluluğunu ve rollerini sorgulamaya başladığı 12-19 yaşları arasındaki dönemdir. Genç "Ben buradayım." der ve diğerlerinden farklı bir kimlik oluşturmak ister. Sorgular, isyan eder, kendine benzeyen arkadaşlarıyla birlikte aidiyet kurup bağımsız olmak ister. Hayatın fırtınalı, gel-git dönemi olan ergenlikte kişi özdeşim kurarak kendisine model alabileceği insanlar seçer. Ergen genç etrafından çok kolay etkilenir. Örnek aldığı şahsiyetlerin özelliklerini, doğuştan getirdiği mizacı ve 12 yaşına kadar ebeveyninden aldığı eğitimi temel alıp, bunların tümünü birleştirerek kendinde toplamaya başlar. Onların huylarını, davranışlarını, alışkanlıklarını, zihin dünyasını; konuşması, yürümesi, yeme-içmesi ve giyim tarzına varıncaya kadar kopyalayıp kendi şahsiyetini yapılandırır. Bu dönemde gencin hayatı boyunca devam edecek gelişim sürecinin temelleri atılır.
Kimlik gelişimi sürecini düzgün bir şekilde tamamlayamayan genç, kimlik kargaşası yaşar, kendini tanıyamaz, gelecek için plansız ve amaçsız kalır. Yetişkinlik yaşına gelse dahi bu savrulmalardan kendini kurtaramaz. Anne-babasının onun için seçtiği hayatı sorgulamadan kabul eder, kendi seçim ve araştırmalarıyla, şahsiyet ve kişisel tercihlerine uygun bir meslek seçmezse, çalıştığı işten zevk almama, motive olamama ve depresyona kadar varan problemlerle karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple ebeveynin yapması gereken, çocuklarına meslek veya kariyer seçmek değil, onların temayülleri ve yeteneklerini gözlemleyip bu doğrultuda yönlendirip onlara destek sunmak olmalıdır. Gençlerin, yaptıklarında mutlu olacakları, kendilerini gerçekleştirebilecekleri meslekleri seçip kendilerini bu alanda yetiştirmeleri en doğal haklarıdır.
Gençlerin kimlik karmaşası yaşamasının en önemli sebeplerinden biri, kendisine örnek olma konumundaki büyüklerinin söz ve davranışlarında gördüğü tutarsızlıklardır. Yine çocuğa doğru ve tutarlı bir din eğitiminin verilememesi, çocuğun Müslüman kimliğine karşı olumsuz önyargılar geliştirmesine sebep olabilecektir. Oysa bizim en güzel örneğimiz olan Resûlullah (s.a.s.), çoğunluğu gençlerden oluşan ashabına dini ve ahlâki eğitim verirken sevdirerek, müjdeleyerek, nasihat ve ikna metoduyla yaklaşmıştır. Bunun neticesinde ise saadet asrının kahramanları, iffette örnek, Yüce Yaratıcıya kullukta zirve olan, Asım'ın nesli yetişmiştir. Cerir isimli genç sahabi Peygamberimizin kendisine her zaman güler yüzle davrandığını, kapısına her gelişinde onu hoş karşıladığını, ona hiç kızmadığını ifade ederken aslında onun dünyasında kabulünü anlatıyordu (Buhârî, Cihâd, 162).
Gençlik dönemi bir kimlik ve aidiyet edinme dönemi, bir arayış ve yöneliş dönemidir. Ailelere düşen bu arayışı nezaketle, hoşgörüyle anlamlandırmak ve gençlerin yıkıcı dini akımlara ilgi beslemelerine, boş arzuların peşine düşmelerine, itikadi birçok sapkınlığa karşı savunmasız hale gelerek ellerinden kaymalarına fırsat vermemektir.
Fetva
İnternetteki evlilik siteleri aracılığıyla evlenmek dinen caiz midir?
Evlenmek isteyen kadın ve erkeğin birbirlerini görüp beğenmeleri, kendi irade ve istekleriyle evlenmeye karar vermeleri dinimizin tavsiye ettiği bir husustur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), bir sahabiye evleneceği kadına maksadı temin edecek ölçüde bakmasını tavsiye etmiş (Ebû Dâvûd, Nikâh, 18); bakıp görmeden evlenecek olan birisine de, "Git, onu gör, ondan sonra karar ver." (Müslim, Nikâh, 74-75) buyurmuştur. Evlenmek isteyenlerin üçüncü şahısların bulunduğu bir ortamda görüşüp tanışmalarında sakınca yoktur. Aynı şekilde erkek ve kadının evlenmek maksadıyla dini ölçülere uygun olarak, mahremiyet ve edep kurallarına riayet ederek internet aracılığıyla maksadı temin edecek ölçüde görüşüp, yazışmaları caizdir. Ancak bu ölçülerin dışına çıkan, tarafları harama götürebilecek her türlü tavır ve uygulama dinen yasaklanmıştır. Öte yandan bu süreçte dini ilkelere riayet edilmemiş olması, şartlarına uygun yapıldığı takdirde evlilik akdinin geçerliliğine engel değildir.
Not: Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından derlenmiştir.