İzmir, aktif fay hatları nedeniyle yüksek deprem riski taşıyan bir bölgedir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün (MTA) güncellediği diri fay hattı haritasına göre, şehir merkezinden ve birçok yerleşim yerinden aktif fay hatları geçmektedir. Bu durum, olası depremlerde ciddi hasar riskini artırmaktadır.
İzmir'den Geçen Başlıca Fay Hatları ve Etkilediği Mahalleler:
Konak-Bornova: Kuvaterner Fayı
Konak Yeşiltepe'den başlayan bu fay hattı, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı boyunca ilerleyerek Yeşildere Caddesi'ne ulaşır. Oradan Kahramanlar, Hilal ve Yenişehir mahallelerinden geçerek Bornova Altındağ'da son bulur.
Narlıdere-Balçova: Holosen Fayı
Narlıdere'de Zeytin Sokak'tan başlayan fay hattı, Balçova Onur Mahallesi Kent Sokak'ta son bulur.
Güzelbahçe: Holosen Fayı
Maltepe 23. Sokak sonunda (denize yakın) başlayan fay hattı, iç kesimlerden devam ederek İzmir çevre yolundan Narlıdere'ye kadar uzanır.
Seferihisar-Güzelbahçe: Holosen Fayı
Seferihisar'da denizde başlayan fay hattı, Hıdırlık, Camikebir, Ulamış ve Bademler mahallelerinden geçerek Güzelbahçe'ye ilerler.
Urla-Gülbahçe: Holosen Fayı
Urla'da birden fazla fay hattı bulunmakta olup, bunlardan biri İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün hemen yanından geçmektedir.
Karşıyaka-Bayraklı-Bornova: Olası Kuvaterner Fayı veya Çizgisellik
Bayraklı Emek Mahallesi'nden başlayan fay hattı, Bayraklı tünellerinden geçerek Bornova'nın Kızılay Mahallesi'nde son bulur.
Deprem uzmanları, İzmir'de 6 ila 7,2 büyüklüğünde deprem üretebilecek 17 aktif fay hattı olduğunu belirtmektedir. Bu fay hatlarının birçoğu doğrudan yerleşim yerlerinden geçmekte olup, bu durum bölgedeki yapılaşmanın depreme dayanıklılığını daha da önemli kılmaktadır.
İzmir'de yaşayan vatandaşların, bulundukları bölgedeki fay hatları hakkında bilgi sahibi olmaları ve gerekli önlemleri almaları hayati önem taşımaktadır. Binaların depreme dayanıklılığının kontrol edilmesi, acil durum planlarının hazırlanması ve deprem çantalarının bulundurulması, alınabilecek temel önlemler arasındadır.
Unutulmamalıdır ki deprem değil, depreme karşı alınmayan önlemler can ve mal kaybına yol açar.
İzmir'de Deprem Riskine Karşı Ne Yapılmalı?
İzmir’de yaşayan vatandaşların, bulundukları bölgedeki fay hatları hakkında bilgi sahibi olmaları ve deprem önlemleri almaları hayati önem taşımaktadır. İşte alınabilecek bazı önlemler:
Bina Dayanıklılık Testi: Özellikle fay hatları üzerinde bulunan yapıların mühendislik hizmeti almış ve depreme dayanıklı olup olmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir.
Acil Durum Planı: Aileler için acil toplanma alanları belirlenmeli ve acil durum çantaları hazır tutulmalıdır.
Kentsel Dönüşümden Faydalanma: Depreme dayanıksız binaların yenilenmesi için devlet teşviklerinden yararlanılmalıdır.
Deprem Bilinci Eğitimi: Okullarda ve iş yerlerinde düzenli olarak deprem tatbikatları yapılmalı, halk bilinçlendirilmelidir.
Naci Görür İzmir depremi ile ilgili neleri vurguladı?
Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, İzmir ve çevresinde bulunan 15 aktif fay hattının 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeli taşıdığını belirtti. Uzman isim, bölgedeki sismik hareketliliğin dikkatle incelenmesi gerektiğini vurgularken, şu ana kadar yeterli bilimsel çalışmanın yapılmadığını söyledi.
İzmir’de Büyük Tehlike: 15 Aktif Fay Hattı
Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Naci Görür, özellikle Ege Bölgesi’nin ciddi bir risk altında olduğunu dile getirdi. Görür, "İzmir, deprem üretme potansiyeli yüksek çok sayıda fay hattına sahip bir bölge. Buradaki 15 aktif fayın her biri 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilir" açıklamasında bulundu.
Ege Denizi'nde gerçekleşen depremlerin İzmir’i doğrudan etkilediğini belirten Görür, sadece yerel faylar değil, Doğu Akdeniz’deki depremlerin de İzmir'de hissedilebileceğine dikkat çekti. Manisa ve Büyük Menderes Grabeni’nde yaşanan sarsıntıların İzmir’e büyük etkisi olduğunu ifade eden uzman, “Bu fayların ne zaman büyük bir deprem üreteceğini bilmiyoruz, çünkü yeterli araştırma yapılmıyor” diyerek yetkililere çağrıda bulundu.
"Önce Deprem Olsun, Sonra Çalışalım" Mantığı Hala Devam Ediyor
Türkiye’de deprem konusunda yeterli önlemlerin alınmadığını vurgulayan Görür, "Önce deprem olsun, sonra gerekeni yaparız mantığı hâlâ devam ediyor. Oysa bilim, gelecekte olabilecek büyük felaketleri önceden analiz edebilmemize yardımcı olur" dedi.
İzmir’in yer altı yapısının detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini söyleyen Görür, bölgedeki yapı stoğunun depreme dayanıklılığı konusunda endişeleri olduğunu dile getirdi. Kentin birçok noktasının sıvılaşma riski taşıdığını belirten uzman, "Özellikle alüvyon zeminler, deprem dalgalarını büyüterek daha büyük yıkımlara neden olabilir" ifadelerini kullandı.
Bayraklı’da Büyük Risk!
İzmir’in en riskli bölgelerinden biri olarak Bayraklı’yı işaret eden Görür, 2020’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin burada büyük yıkımlara neden olduğunu hatırlattı. “Bayraklı ve çevresindeki delta bölgeleri, zayıf zemin yapısına sahip olduğu için sarsıntılardan en fazla etkilenen alanlar arasında” dedi.
Görür, deprem periyotlarını tahmin etmek için kullanılan “1939’un üzerine 250 yıl ekle” formülüne dikkat çekerek, tarihsel verilerin büyük depremleri öngörmede önemli bir faktör olduğunu vurguladı. "İzmir’deki 15 fayın ne zaman deprem üreteceğini bilmiyoruz. İşte asıl korku burada” diye ekledi.
İzmir’de Yüzyıllık Sarsıntılar: Tarihten Günümüze Büyük Depremler
Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan illerinden biri olan İzmir, tarih boyunca birçok yıkıcı sarsıntıyla yüzleşti. Ege Bölgesi’nin dinamik fay hatları üzerinde yer alan kent, 20. yüzyılda büyük hasara neden olan depremler yaşarken, 21. yüzyılda da sismik hareketliliğin etkilerini hissetmeye devam etti.
20. Yüzyılda İzmir’in Büyük Depremleri
Kayıtlara göre, 1900-1923 yılları arasında İzmir ve çevresinde dokuz büyük deprem meydana geldi. Bu süreçte en yıkıcı sarsıntılardan biri 31 Mart 1928 İzmir-Torbalı Depremi oldu. 6.5 büyüklüğündeki deprem, 13-15 saniye boyunca etkili oldu ve 50 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Deprem sırasında halkın yüksek sesli uğultular duyduğu, tsunami oluştuğu ve gökyüzünde kızıl ışık kümelerinin belirdiği kaydedildi.
Bundan yaklaşık on yıl sonra, 21 Eylül 1939’da yaşanan Dikili Depremi, şiddeti ve yol açtığı yıkım açısından dikkat çekti. Batı Anadolu’nun tamamında hissedilen bu büyük sarsıntıda 41 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 1000 ev yıkıldı. Bu deprem, İzmir ve çevresinde de önemli hasarlara yol açarak bölgedeki sismik hareketliliğin ne denli tehlikeli olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
21. Yüzyılda İzmir’in Sarsıntıları ve 30 Ekim 2020 Depremi
İzmir, 21. yüzyılda da aktif fay hatlarının etkisi altında kalmaya devam etti. Bu yüzyılda kaydedilen dört büyük depremden ilki, 10 Nisan 2003’te Urla’da 5.8 büyüklüğünde meydana geldi. Ardından, 17 Ekim 2005 ve 21 Ekim 2005 tarihlerinde, Sığacık Körfezi-Seferihisar merkezli 5.7 ve 5.9 büyüklüğündeki depremler yaşandı. Bu üç depremde de can kaybı yaşanmazken, İzmir halkı sarsıntıların tedirgin edici etkilerini hissetti.
Ancak, İzmir’in 21. yüzyıldaki en yıkıcı depremi 30 Ekim 2020’de gerçekleşti. 6.9 büyüklüğündeki bu şiddetli deprem, özellikle Bayraklı ve Bornova ilçelerinde büyük yıkıma yol açtı. AFAD’ın resmi verilerine göre 115 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1033 kişi yaralandı. Deprem sonrası enkaz çalışmaları günlerce sürdü ve yüzlerce bina ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı.
Uzmanlar, İzmir’in deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gerektiğini ve depreme dayanıklı yapılaşmanın hayati önem taşıdığını vurguluyor. Fay hatlarının aktif olduğu bu kentte, önlemler artırılmadığı sürece, yeni sarsıntılar yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
İzmir’in yüzyıllık deprem tarihi, bu güzel kentin doğa karşısında ne kadar kırılgan olabileceğini bir kez daha gösteriyor. Uzmanlar, gerekli tedbirlerin alınarak, bilinçli yapılaşma ve şehir planlamasının hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Unutulmamalıdır ki deprem değil, ihmaller öldürür.