İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve İzmir Barosu iş birliğiyle Dünya Sosyal Adalet Günü kapsamında “Herkes için Eşit ve Adil Bir Yaşam: Kentte İyilik Hali Politikaları Mümkün mü?” paneli düzenlendi. Etkinlikte, sosyal adaletin kent politikalarıyla nasıl güçlendirilebileceği değerlendirildi.

Belediyelere büyük görev düşüyor

İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, dünyada milyonlarca insanın zorla yerinden edildiği bir dönemde sosyal adaletin sağlanmasının giderek zorlaştığını vurguladı. Bu noktada yerel yönetimlere büyük sorumluluk düştüğünü belirterek, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu alandaki çalışmalarına dikkat çekti. Özellikle doğum öncesinden başlayarak dezavantajlı gruplara yönelik sosyal hizmetlerin artırılmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Okyay, belediyelerin sadece altyapı yatırımlarıyla değil, toplumsal eşitsizlikleri azaltan projeleriyle de öne çıkması gerektiğini aktardı.

"Antroposen Çağı" fırsat penceresi

İnsanlığın bugün yaşadığı dönemin “Antroposen Çağı” olarak adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Okyay, bu çağın sunduğu teknolojik fırsatların sosyal adalet için doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Dijitalleşme ve yapay zekânın toplumun yararına kullanılmasının, daha eşitlikçi ve adil bir yaşam inşa etmek için kritik rol oynayacağını belirtti.

Daha umutlu ve dirençli bir hayat 

Panelin ilk bölümünde, Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Yıldırım, kentlerde yaşanan sorunların giderek arttığını belirterek, ekonomik eşitsizliklerin ve doğal afetlerin kent yaşamını daha da zorlaştırdığını ifade etti. 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde Antakya’da asılan "Sevgiden tuğlalarla yeniden kuracağız bu kenti" yazılı pankartın, dayanışmanın ve adil kentleşmenin önemini bir kez daha gösterdiğini belirtti. Kentlerin sadece yapılaşma ile değil, sosyal dayanışma ve eşitlik anlayışıyla yeniden inşa edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Kent hakkı, bir çevre hakkıdır

İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu’ndan Avukat Canan Arıcı, kent hakkının aynı zamanda bir çevre hakkı olduğunu kaydederek, kent mücadelesi ile çevre mücadelesinin birbirinden ayrılmaması gerektiğini söyledi. Kent hakkının yalnızca barınma ve ulaşım hakkıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Arıcı, temiz hava, yeşil alan, sağlıklı bir çevrede yaşama ve doğayla uyum içinde bir kent hayatı sürme hakkının da sosyal adalet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Hukukun, adil ve sürdürülebilir kentler yaratmak için önemli bir araç olduğunu ancak toplumsal farkındalık olmadan tek başına yeterli olamayacağını söyledi.

Sunumlar yapıldı

Panel kapsamında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Berfin Kart Tepe “İnsan Doğan ve Kent”, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş “İzmir Barametresi’nin Kadınlık Hallerine Dair Söyledikleri” ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Topuzkanamış da “Eşitlik ve Adalet: Sosyal Politikalarla Mümkün mü?” başlıklarında sunumlar yaptı. 

Muhabir: Canan Kaya