Dünya enerjisini tümüylekoronavirüsü bertaraf etmeye harcarken, fırsattan istifade edelim diyenler hiç de az değil. Fırsattan istifadecilerin bazıları gıda, temizlik-hijyen, maske sektörlerinde boy gösterirlerken bir kısmı da yeni enerji-toplu konut gibi yatırımlarda doğayı kirletmeye devam ediyorlar. Örnek mi? Medyada çıkan haberlere göre; Kırklareli Istranca Ormanları'nda kapasite arttırmak isteyen bir taşocağı için 144 bin 871 ağaç kesileceği iddiası ileri sürülüyor. İddialar doğru ise, bölgedeki yeraltı sularının besleme alanı olan Istranca Ormanları’nda ağaç kesiminin bölgede yaşanacak olan susuzluk ihtimali göz önüne alındığında, olumsuzluk yaratacağı ifade ediliyor. Madenciler okyanusların diplerine göz koydular… Dünyadan örnek verecek olursak. Yine medya haberlerine bakılacak olursa madencilerin derin sulara göz diktikleri görülüyor. Derin deniz gezegendeki yaşanabilir alanların yüzde 95’inden daha fazlasını oluştursa da derin deniz tabanının sadece milyonda biri bilim insanları tarafından keşfedildi. Ancak insanlık henüz derin denizi keşfedemeden, maden şirketleri derin deniz tabanındaki değerli mineralleri akıllı telefon ve bilgisayarlar için kullanmak istiyor. Her ne kadar derin deniz madenciliği henüz başlamamış olsa da bu manada Çin, Kore, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya ve Rusya gibi ülkelere Pasifik, Atlantik ve Hint Okyanusu'nda yaklaşık 1 milyon kilometrekarelik bir alanda 29 arama ruhsatı verildi. Greenpeace’in bu konuda hazırladığı “Derin Sularda” raporu derin deniz madenciliğinin benzersiz türlerin tükenmesine yol açabileceğine ve endüstrinin de bunun farkında olduğuna dikkat çekiyor. Raporda aynı zamanda derin deniz madenciliğinin karbon depolayan deniz tabanına zarar vererek iklim değişikliğini daha da artıracağı belirtiliyor. Yine İklim değişikliği performans endeksi 2021birkaç gün önce yayınlandı. Endeks, salınımların yüzde 90’ından sorumlu 57 ülkenin ve AB’nin iklim değişikliği ile ilgili son performanslarını değerlendiriyor. Buna göre ülkelerin hiçbiri Paris anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. Yenilenebilir enerji alanında son yıllarda bir gayret olmasına rağmen Türkiye’de hala fosil yakıt temelli yatırımları sürüyor. Her mahalleye bir güneş santrali… Bunun yanı sıra yoksul ailelere yapılan kömür yardımları da karbon kirliliğine neden oluyor ve uluslararası çevreci kuruluşlarında dikkatlerinden kaçmıyor. Bu amaçla çok sayıda çevre derneğinin, yoksul ailelere kömür dağıtımının durdurulması ve bunun yerine ailelerin bulunduğu semtlere güneş enerji santralları yapılarak ücretsiz elektrik sağlanması istemiyle açtığı davalarbulunuyor. Her ne kadar bu davalar mahkemelerce reddedildiyse de avukatların karara itiraz ettiklerini duyuyoruz. Velhasıl korona bahane yatırımlar şahane denecek bir ortam tam gaz devam ediyor…