Hazırlayan: İzmir Müftülüğü Vaizesi Fatma Özmen Ergen
Ayet-i Kerime
"Ey iman edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selam vermeden kendi evlerinizden başka evlere girmeyin. Sizin için daha iyi olanı budur; umulur ki düşünüp anlarsınız. Eğer o yerlerde bir kimse bulamazsanız -size izin verilmedikçe- oralara girmeyin. Size 'Kabul edemiyoruz, dönün.' denirse hemen dönün; bu sizin için daha nezih bir davranıştır.
Allah bütün yaptıklarınızı bilmektedir." (Nûr, 24/27-28)
Hadis-i Şerif
Ebu Mûsâ el-Eş'arî'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "(Bir yere girmek için) üç defa izin istenir. İzin verilirse girersin; verilmezse dönersin." (Buhârî, İsti'zân, 13; Müslim, Edeb, 33-37)
Dua
Allah’ım! Bana ve anne babama verdiğin nimetler şükretmemi, Senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben Sana döndüm. Muhakkak ki ben Sana teslim olanlardanım. (Ahkâf, 46/15)
Sohbet
Meskenimiz... Sığındığımız, soğuk ve sıcaktan, yağmur ve kardan korunduğumuz, Allah'ın bizim için güven, sükûn ve huzur ortamı kıldığı yer (Nahl, 16/80). Evimiz, haremimiz. Yani mahremiyetimizin muhafaza olduğu mekân. Aile bireyleri için ev sükûnete erme, rahatlama yeridir. Günün stresini, işin yorgunluğunu atmak bedenin dinlenmesini sağlamak, paylaşılacak özel anlar yaşamak ev hali dediğimiz bize ait hallerdir. Evimizin özel ve dokunulmaz bir alan olduğunu Peygamber Efendimiz de ısrarla belirtmiş ve kişilerin mahrem alanını gözetlemekten sakınmayı öğütlemiştir (Nesâî, Kasâme, 47-48).
Evin mahremiyeti kadar içindeki bireylerin mahremiyetinin sağlanması da önemlidir. Öncelikle ebeveyn ve çocukların birbirlerinin odalarına habersiz ve izinsiz girmemeyi bir ilke olarak benimsemesi gerekir. Dolaplar, çekmeceler, çantalar hatta cepler, özel alan olarak değerlendirilmeli ve dokunulmaz oldukları kabul edilmelidir. Anne baba, çocuklarının eşyalarına ve odalarına ne kadar saygılı davranırsa, çocuklar da mahremiyete saygıyı o kadar kolay öğrenir. Ayrıca banyo ve tuvalet kullanımı esnasında çocukları rahatsız etmemek, her evin yatak odası ve banyo gibi özel bölümlerine izinsiz girilemeyeceğini onlara küçük yaşta öğretmek, son derece önemlidir.
"Mesken dokunulmazlığı" da denilen mahremiyet hakkı, bizim olduğu kadar komşularımızın da hakkıdır. Bu bağlamda evlerimizin inşaatını komşunun evine, güneşine, rüzgarına, mahremiyetine zarar vermeyecek şekilde planlamak, komşuluk hukukunu gözetmek demektir. Bir komşunun kapısını çaldığımızda bir süre bekler, açan olmazsa belki duymamıştır diye tekrar kapıyı çalarız. Üçüncü ve son bir kez daha sesimizi duyurmak için kapıyı çalar, eğer kapı hala açılmıyorsa, artık ısrar etmez geri döneriz. Çünkü Peygamberimizden aldığımız terbiye bunu gerektirir (Buhârî, İsti'zân, 13).
Ecdadımız da bireysel ve toplumsal hayata dair düzenlemeleri Kur'an ve sahih sünnet ışığında tatbik etme gayretinde olmuş; amele yansıttığı ilmiyle, serhatleri aşan imanıyla asırlar boyunca milletimizin sağlam kalesi olan ailenin iffet ve mahremiyetini korumuştur. Bize düşen, onların kendi dönemlerinde bulduğu çözümlerden ilham alarak çağımıza dair mahremiyet algıları ve uygulamaları geliştirmek, kadını ve erkeğiyle mahremiyet sınırlarına saygılı biçimde bir arada yaşama kültürünü devam ettirmektir.
Fetva
Gelin, kayınvalidesi ve kayınpederiyle aynı evde oturmak zorunda mıdır?
Evlilik içinde erkeğin nafaka ve mesken yükümlülüğü vardır. Koca, ailesinin mesken ihtiyacı ile nafakasını örfe ve mali durumuna göre temin etmekle yükümlüdür. Evin temini, döşenip tefriş edilmesi kocaya aittir. Koca yeni bir ev tutma imkanına sahip değil ise, hanımının rızasını almak koşulu ile anne babasının evinde de oturabilir. Bununla birlikte kadın kendi özel hayatını yaşayabileceği, kayınpederinin, aile fertlerinin yaşam alanından bağımsız müstakil oda, banyo ve tuvaleti olan bir ev ortamına sahip değilse, aynı evde oturmak zorunda değildir.
Not: Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından derlenmiştir.