Türkiye son yıllarda kadın cinayetlerinde rekor kırıyor. 2024 yılı ise kadın cinayetlerinde Türkiye’nin son 10 yılda en yüksek rakama ulaştığı yıl. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2024 yılında Türkiye’de 394 kadın cinayete kurban giderken, 259 kadının ölümü ise şüpheli bulundu. Kadınların en çok şiddet gördüğü ve cinayete kurban gittiği iller arasında ise İzmir ikinci sırada yer aldı. Verilere göre ilk sırada İstanbul, ikinci sırada İzmir ve üçüncü sırada ise Ankara kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı iller. Öldürülen 394 kadından 111’i boşanmak istediği için, 21’i ekonomik bahanelerle, 2’si nefret bahanesiyle, 27’si ise herhangi bir bahaneyle öldürülürken, 233 kadının ise neden öldürüldüğü tespit edilemedi. Ancak kadın cinayetleri arasında en ortak nokta ise, genellikle faillerin aile içinden erkekler olması. 

Rapora göre, İzmir’de 2024 yılında toplam 27 kadın cinayeti işlendi. Öldürülen kadınların yaş aralıkları genelde 20 ile 45 arasında değişiklik gösterirken, vakalarda en yaygın fail profili aile bireyleri ya da yakın çevreden erkekler oldu. Öldürülen kadınların yüzde 60’ı kendi evlerinde veya sokakta öldürülürken, öldürülen kadınların büyük çoğunun ise çocuğu vardı. Türkiye’de 2024 yılında öldürülen kadınların 20’sinin koruma kararı vardı. İzmir’de ise koruma kararına rağmen öldürülen kadın sayısı kayıtlara 3 olarak geçti. Kısacası koruma kararı kadınların cinayete kurban gitmelerini engelleyemedi.  

Şirin Yalıncakoğlu

“6284 uygulanmadı”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcilerinden Şirin Yalıncakoğlu, kadın cinayetlerindeki artışın, özellikle 2023 yılında patlak verdiğini ve kadınların bir seçim propagandası ürünü haline getirildiğini kaydetti. 2024 yılında yaşanan kadın cinayetleri oranının rekor seviyede yükselmesinin nedenlerini sıralayan Yalıncakoğlu, “Son yıllarda özellikle aile kavramının öne çıkarılması, erkek egemen toplumun yükseltilmesi, erkeğin evin reisi olarak ilan edilmesi ve kadın haklarının seçim malzemesi haline getirilmesi, kadına yönelik şiddetin artışında önemli bir etken oldu. Elbette bunun yanında kadınlar da şiddete karşı oldukça dik bir duruş sergiledi. Ancak maalesef eril bakış açısı kadını koruyamadı. Kadın şiddete maruz kaldığı için kolluk kuvvetlerine başvurdu, kolluk şikayetten vazgeçirdi. Yani ülkemizde kadın şiddetten korunmadı ve her zaman söylediğimiz gibi 6284 sayılı yasa uygulanmadı” ifadelerini kullandı. 

“Cezasızlık şiddeti artırdı”

6284 sayılı yasayla ilgili pek çok siyasinin konuştuğunu ve bu konuşmalar neticesinde, yasa değişmese de söylemlerin erkekleri cesaretlendirdiğini söyleyen Yalıncakoğlu, “Cezasızlığın vermiş olduğu cesaret ile erkekler sadece eşlerini, sevgililerini değil, aile kavramının üzerine basılarak empoze edilmesi nedeniyle, ailelerini de öldürdüler. Bu suçu işlemeyi göze alan erkeklerde biz şunu gördük, ‘Ben olmayacaksam ailemden kimse olmayacak’ duygusu içine girdiler. Bu duygu neticesinde babalar kendi çocuklarını öldürdü. Aile kutsaldır söylemi, ‘ben yoksam ailem de olmayacak’ düşüncesini insanlara empoze etti” dedi.

“Modern İzmir”, 2. sırada

İzmir’in modern bir yapısı olduğu düşünülmesine karşın kadın şiddetinin ve kadın cinayetleri oranının gün geçtikçe yükseldiğini belirten Yalıncakoğlu, “İzmir de her ne kadar Türkiye’nin batı yakası gibi görünse de, gerek aldığı göçle, gerek ekonomik şartlarla, gerekse cezasızlık sisteminin vermiş olduğu güçle birlikte, kadınların hayattan koparıldığı şehirlerin başında yer aldı. Bu da bize gösterdi ki aslında modern bir yapısı olduğunu düşündüğümüz yerlerde bile, erkek egemen yapı devam ediyor ve bizler yine gördük ki, adaletin işlemediği her yerde, eril düşünce kadının üzerinde baskı ve otorite kurmaya devam edecek. Cezasızlık kadınları öldürmek isteyen erkekleri cesaretlendirecek. Bütün bu politikaların karşısında biz Kadın Meclisleri olarak; Kadınların Eşitliği ve özgürce yaşaması için erkek şiddetine boyun eğmemek için örgütleniyor 6284’ün etkin uygulanmasını sağlamak için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Dilek Çakır Durak