9 Temmuz’da NATO liderleri örgütün 75’inci kuruluş yıl dönümünü kutlamak için Amerika Birleşik Devletleri’nin başkentinde bir araya gelecekler. Toplantıda, en önemli konulardan birisi olan Ukrayna’ya yardım konusu tartışılacak. NATO ittifakı en başından beri Ukrayna’da Rusya ile savaşmayacağını belirtmişti. NATO artık hem ittifakın, hem de üye ülkelerin liderlerinin defalarca söylediklerini doğrulayarak, NATO’nun barışçıl ve savunmacı doğasını vurgulayacak mı acaba?
Ancak, şu aklımıza gelebilir, Ukrayna’yı desteklemek ve Rusya’nın kazanmasını engelleme ihtiyacı mı doğuyor, Kiev’in yenilgisinin NATO ve AB ülkelerinin güvenliğini tehlikeye atacağı yönünde? Putin’in Ukrayna’dan sonra Baltık ülkelerine, Polonya’ya saldıracağı konuşulmaya başladı. “Acaba sırada Almanya ve Romanya da mı var?” sorusu gündemde.
9 Temmuzda ABD’de yapılacak NATO Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapılacak yardımın koordinasyonu, “Ramstein Grubu” liderliği de dahil olmak üzere ABD’den NATO’ya devredilecek. Bu durum, şu anlama geliyor: Yani NATO artık Ukrayna Hükümeti’ne yardım yapabilir ya da asker gönderebilir. “Ramstein Grubu” (Ukrayna Savunması İrtibat Grubu) 50’den fazla ülkeyi kapsıyor, bunların yanlızca yarısından fazlası NATO üyesi. “NATO sadece Ukrayna’ya silah tedarikinin organizasyonunu üstlenmekle kalmıyor, aynı zamanda NATO üyesi olmayan bu ülkeleri de bu savaşın içine mi sokuyor?” düşüncesi akla geliyor.
Birçok ülke bu savaşın bitmesi için çaba harcıyor ama ortada bir gerçek var, o da bu savaştan faydalanan bir kesim. Çünkü bu kesimin ağırlığının sanayisi silaha dayalı, işleri yaptıkları silahları satmak, savaş olmasa bu sanayiler de batar…
Yüksek Avrasya Ekonomi Konseyi’nin bu yılın ilk toplantısı Moskova’da gerçekleşti. Aralarında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın da bulunduğu Rusya, Belarus, Kazakıstan, Kırgızistan liderleri Vladimir Putin’le ayrı ayrı da görüştüler. Avrasya Birliği’nin en büyük amacı bu ülkeler arasında ticaret ve yatırım alışverişinin büyümesini sağlamak.
Rusya Devlet Başkanı Putin ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın ikili görüşmesi ilgi çekici idi. İki lider Erivan ile Bakü arasındaki çatışmaya ilişkin tutumdan memnun değildiler. Paşinyan halkına, “Azerbaycan karşıtı olmayalım” çağrısında bulundu. Bu çağrı da ayrıca ilginçti.