Gezi Parkı protestoları ve sonrasındaki gelişmeler, Türkiye’nin en tartışmalı davalarından biri haline gelirken, Osman Kavala ve yakın çevresi de bu davanın merkezine yerleşmiş durumda. 1 Kasım 2017'den bu yana tutuklu olan iş insanı Osman Kavala, son olarak menajeri Ayşe Barım'ın Gezi Parkı soruşturması kapsamında tutuklanmasına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Kavala, Barım'ın tutuklanmasını, Gezi davası çerçevesinde oluşturulan algı yönetiminin bir parçası olarak nitelendirdi.

Kavala'nın Açıklamaları: "Gerçeklik Tahrif Ediliyor"

Osman Kavala, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, son dönemde yaşanan tutuklamaların ciddi bir endişe kaynağı olduğunu belirtti. Özellikle Ayşe Barım’ın tutuklanmasını, Gezi davasında yaşananların gerçekliğini çarpıtmak ve kamuoyunda yanlış bir algı oluşturmak amacıyla yapılan bir hamle olarak değerlendirdi. Kavala, Barım ile arasında Gezi Parkı olaylarıyla ilgili herhangi bir konuşma geçmediğini, telefon trafiği kayıtlarının da bunu gösterdiğini ifade etti.

Kavala, İstanbul Başsavcılığı’nın 24 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Barım’ın gözaltına alınma gerekçelerinden birinin "Osman Kavala ile Gezi olaylarıyla ilgili yoğun iletişimde bulunması" olduğu bilgisinin yer aldığını belirtti. Ancak Kavala, savcılığın elindeki telefon kayıtlarından Barım ile olan konuşmalarının Gezi protestoları bittikten sonra başladığının açıkça görülebileceğini vurguladı.

Gezi Davasının Ardında Yatan Hukuki Tartışmalar

Kavala, Gezi davasındaki uygulamaları daha geniş bir bağlamda değerlendirerek, suçlamalarla eylemler arasında hukuki ilişki kurma çabalarının, artık inandırıcı delillere dayanmadan yürütüldüğünü belirtti. Barım’ın tutuklanması ve benzer diğer vakaların, Türkiye’de hukuk sisteminin nasıl çalıştığına dair önemli soruları gündeme getiriyor. Kavala, Gezi davasının ve bu davaya dayalı tutuklamaların, kamuoyunda algı oluşturma amacı güttüğünü ve bu uygulamaların toplumda normalleştirilmeye çalışıldığını söyledi.

Kaynak: Haber Merkezi