İstanbul Beylikdüzü'nde özel bir bakımevinde kalan 21 yaşındaki otizmli genç Uğur Yıldırım, ilaç zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti. Olayın üzerinden beş ay geçmesinin ardından açıklanan Adli Tıp Kurumu raporu, ölüm sebebinin "ilaç zehirlenmesi" olduğunu ortaya koydu. Gencin annesi Dilek Barut, oğlunun ölümünden bakımevi çalışanlarını sorumlu tutarak ihmaller zincirini kamuoyuna duyurdu. Olayla ilgili yargı süreci henüz başlamış değil, ancak dosyada 5 şüpheli bulunuyor.
Olay Günü Neler Yaşandı?
Trajik olay 22 Kasım 2024’te yaşandı. Bakımevinde kalan Uğur Yıldırım, öğle saatlerinde sinir krizi geçirdi. Görevliler, sakinleşmesi için annesi Dilek Barut’u görüntülü arayarak durumu bildirdi. Yaklaşık 30 saniye süren görüşmede, Barut oğlunu yalnızca birkaç saniye görebildi. Telefonda oğlunun kötü durumda olduğunu belirten anne, daha sonra kendisine herhangi bir bilgi verilmediğini ifade etti.
İddialara göre görüşmenin ardından gence ilaç verildi. Ancak herhangi bir tıbbi gözetim sağlanmadan odasında yalnız bırakıldı. Akşam saatlerinde durumu ağırlaşan Uğur, bilinci kapalı şekilde özel bir hastaneye kaldırıldı. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda, genç adamın ölüm sebebi açıkça “ilaç zehirlenmesi” olarak belirtildi. Anne Barut, kendisine ilaç verildiği bilgisinin ilk kez otopsi raporuyla ulaştığını söyledi. Bakımevi görevlilerinin o güne dair hiçbir bilgi paylaşmadığını, hatta kamera kayıtlarının da silindiğini öne sürdü.
"İhmal Zinciri Oğlumu Hayattan Aldı"
Anne Dilek Barut, oğlunun bakım koşullarının son derece yetersiz olduğunu, ziyaretleri sırasında bedeninde morluk ve darp izlerine rastladığını belirtti. “Çocuğum orada daha iyi bakılır diye düşündüm ama daha kötü şartlara maruz kaldı,” diyen Barut, oğlunun ölümünden bakımevi yönetimi ve personelini sorumlu tutuyor. Olayın ardından kurumla hiçbir şekilde iletişime geçmediğini, kendisinin de aranmamış olmasının şüphelerini artırdığını dile getirdi.
"Bu Sadece Benim Evladımın Hikâyesi Değil"
Anne Barut, bakımevinde kalan diğer çocukların da risk altında olduğunu iddia ediyor. Oğlunun ölümünden kısa süre önce başka bir gencin de hastaneye kaldırıldığını ve zatürree nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti. O ölüm ise “doğal ölüm” olarak kayıtlara geçti. Ancak her iki vakada da morlukların bulunduğunu savunan Barut, çevre sakinlerinden bakımevinde şiddet olaylarına dair duyumlar aldıklarını ifade etti.
Yargı Süreci ve Beklentiler
Şu ana kadar bakımevi çalışanlarıyla ilgili resmi bir işlem yapılmadığını aktaran Dilek Barut, 5 şüpheli hakkında savcılığın otopsi raporu sonrası adım atmasını bekliyor. Şüpheliler arasında bakımevinin müdiresi, sağlık personeli ve bakım görevlilerinin olduğu belirtiliyor. Barut, “Suçlular bir an önce yargılansın, diğer çocuklar da aynı kaderi yaşamasın,” diyerek çağrıda bulundu.
Sistemdeki Boşluklar Aileleri Zorluyor
Dilek Barut’un hikayesi, engelli bireylerin ailelerinin yaşadığı çaresizliği de gözler önüne seriyor. Maddi imkânsızlıklar ve sosyal baskılar nedeniyle oğlunu bakımevine bırakmak zorunda kaldığını anlatan anne, “Hiçbir anne evladını oraya bırakmak istemez. Ama toplumda yerimiz yok. Kiralık ev bulamıyorsunuz, dışlanıyorsunuz. Mecbur kalıyorsunuz,” sözleriyle yaşadığı zorlukları anlattı.
Beylikdüzü Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada henüz yargılama sürecine geçilmedi. Olayın kamuoyuna yansımasıyla birlikte soruşturmanın hızlanması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması bekleniyor.