Papa Fransuva, Hristiyanlık tarihinin en önemli olaylarından biri olan İznik Konsili’nin 1700. yıldönümü sebebiyle Türkiye'yi ziyaret etmeye hazırlanıyor. 2025 yılında gerçekleşmesi planlanan bu tarihi ziyaret, İznik’teki Ayasofya Kilisesi ve diğer tarihi mekânlarda düzenlenecek etkinliklerle anlam kazanacak. Vatikan, bu önemli buluşmanın detaylarını netleştirmek üzere şimdiden çalışmalara başladı.
Ziyaretin en dikkat çekici anlarından biri, Papa Fransuva’nın Ortodoks lideri Patrik I. Bartholomeos ile birlikte günümüz İznik’inde bir araya gelmesi olacak. Bu buluşma, Hristiyan dünyasında Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi açısından da büyük bir sembolik değer taşıyor. Vatikan’dan bir heyetin İznik’e giderek ön incelemelerde bulunduğu, Roma ve Ekümenik Patrikhane temsilcilerinin ise Mayıs 2025’e yakın bir tarih üzerinde uzlaşmaya çalıştığı bildirildi.
Tarihi ve Kültürel Hassasiyetler Gündemde
Papa Fransuva’nın Türkiye ziyareti, sadece dini bir buluşma değil, aynı zamanda Türkiye’nin zengin tarihi ve kültürel mirasını uluslararası arenada tanıtma fırsatı olarak değerlendiriliyor. Ancak bu ziyarete ilişkin bazı hassas noktalar dikkat çekiyor. İznik’teki Birinci Ekümenik Konsil’in gerçekleştiği tarihi yapıların hâlâ yeterince gün yüzüne çıkarılmamış olması ve Ayasofya Kilisesi’nin camiye dönüştürülmesi gibi konular uluslararası kamuoyunda tartışılıyor.
Katolik Haber Ajansı (KNA), Türkiye hükümeti açısından bu ziyaretin milliyetçi hassasiyetleri tetikleyebileceğine işaret etti. Ancak Vatikan, Papa’nın bu tür hassasiyetlere rağmen ziyareti gerçekleştirme konusundaki kararlılığını vurguluyor. Ziyaretin dini boyutunun yanı sıra, Hristiyanlık tarihi ve Anadolu’nun kültürel mirası arasında bir köprü kurmayı hedeflediği belirtiliyor.
Anadolu’nun Zengin Tarihine Küresel İlgi
Papa’nın planlanan Türkiye ziyareti, dünya genelinde Hristiyanlık tarihine ilgi duyanlar için büyük bir anlam taşıyor. İznik Konsili’nin 1700. yıldönümü vesilesiyle düzenlenecek etkinlikler, yalnızca dini bir buluşma değil, aynı zamanda Anadolu’nun tarihi ve kültürel mirasının uluslararası düzeyde daha fazla tanınmasına katkı sağlayabilir.