Dünyanın gözlerini üzerine çeviren bir güzellik ve zarafet ikonu olan Prenses Diana'nın hayatı, gizem ve romantizm dolu bir öyküye sahiptir. Onun hakkında merak edilen pek çok detay, sadece bir prensesin yaşamından çok daha fazlasını ifade eder. Kimdir bu kadın? Hangi acı dolu olaylar onun hayatını etkilemiştir? Diana'nın hikayesine birlikte göz atalım ve onun unutulmaz sevgilisiyle olan ilişkisini ve trajik sonunu keşfedelim. Prenses Diana kimdir? Diana'nın sevgilisinin adı nedir? İşte detaylar...
Prenses Diana kimdir?
Galler Prensesi Diana, Britanya kraliyet ailesinin göz kamaştıran bir üyesiydi. 1 Temmuz 1961'de Diana Frances Spencer olarak dünyaya gelen prenses, Kral III. Charles'ın ilk eşi ve Birleşik Krallık tahtının kesin varisi olan Galler Prensi Prens William ile Sussex Dükü Prens Harry'nin annesiydi. Diana'nın olağanüstü aktivizmi ve büyüleyici kişiliği, onu uluslararası bir ikon haline getirdi ve dünya çapında kalıcı bir hayran kitlesi kazandırdı.
İngiliz soylu sınıfının içinden gelen Diana, Sandringham Malikanesi'nde, kraliyet ailesine yakın bir yerde büyüdü. 1981'de kreş öğretmeni asistanı olarak çalışırken, Kraliçe II. Elizabeth'in en büyük oğlu Prens Charles ile nişanlandı. 1981 yılında gerçekleşen muhteşem düğünleri, Aziz Paul Katedrali'nde gerçekleşti ve dünya genelinde büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu evlilikle birlikte Diana, Galler Prensesi unvanını aldı. Ancak, evlilikleri, uyumsuzluklar ve Charles'ın dış ilişkileri nedeniyle çalkantılı bir hal aldı. 1992'de kamuoyuna ilişkilerinin bozulduğu duyuruldu ve 1996'da boşandılar.
Galler Prensesi olarak, Diana, Kraliçe adına kraliyet görevlerini üstlendi ve Milletler Topluluğu'nda temsil etti. Medyanın dikkatini çeken alışılmadık hayırseverlik yaklaşımıyla, çocuklardan yaşlılara kadar geniş bir yelpazede yardımlar yaptı. AIDS hastalarının toplum tarafından kabul edilmesi için çalışmalar yaptı, kara mayınlarının kaldırılmasına destek verdi ve kanserle mücadele konusunda farkındalık yaratmaya çalıştı. Utangaç başlayan yolculuğu, karizması ve samimiyetiyle halkın gönlünde taht kurdu.
Diana'nın 1997'de Paris'te geçirdiği korkunç araba kazası, dünya çapında büyük bir yas dalgasına neden oldu. Yapılan soruşturmalar sonucunda, hukuka aykırı bir şekilde öldürüldüğüne karar verildi. Mirası, kraliyet ailesi ve İngiliz toplumu üzerinde derin bir etki bıraktı. Galler Prensesi Diana, sadece bir prenses değil, aynı zamanda iyilik ve cesaretin sembolü olarak hatırlanmaya devam ediyor.
Diana'nın sevgilisinin adı nedir?
Prens Charles'in aşk hayatı ve göz kamaştırıcı aristokrat kadınlarla ilişkileri, medyanın sürekli spekülasyonlarına konu olmuştu. Otuzlu yaşlarına gelip evlilik baskısı altındayken, yasal kriterler ve gelenekler prensin seçimini şekillendiriyordu. Ancak, Katolik Kilisesi'nden gelmemesi, Protestan ve İngiltere Kilisesi üyesi olması gibi özellikler, prensin tercihlerini belirliyordu. Diana, tüm bu özellikleri taşıyordu ve evlilikleri, İngiliz hanedanının gelecek planlarını şekillendirmekle kalmayıp, milenyumun eşiğindeki İngiliz halkının da nostaljik umutlarını besliyordu.
1981'de resmileşen nişanlarını takiben, dünya 29 Temmuz 1981'de, St. Paul Katedrali'nde gerçekleşen düğün törenini bir milyar kişiyle birlikte televizyon ekranlarından izledi. Diana'nın utangaçlığı ve törende yer alan dünya liderlerinin görüntüleri tüm dünyada dikkat çekti. Diana, Cantebury Başpiskoposu'nun onayıyla Galler Prensesi unvanını aldı ve Birleşik Krallık tahtının gelecekteki varisi olarak görüldü.
Ancak, evlilikteki mutsuzlukları gözlerden kaçmıyordu. Diana'nın hamileliği, evliliğindeki ilk aylarında yaşadığı zorluklara bir ışık gibi gelmişti ancak Prens Charles'ın Camilla Parker Bowles'e olan aşkı, onun mutluluğunu gölgelemeye devam ediyordu. Diana'nın bulimia hastalığı ve evlilikteki çalkantılar, ilişkilerini daha da zorlaştırıyordu.
Evlilikleri boyunca, çeşitli çabalarına rağmen sorunlarını çözemeyen çift, 1992 yılında ayrıldı. Diana, Kensington Sarayı'na yerleşirken, Prens Charles Highgrove'de kaldı. Diana, bu dönemde yaşadıklarını içeren bir kitap yazdı ve 1995 yılında BBC'ye verdiği bir röportajda evliliğindeki zorlukları anlattı. Röportaj, büyük bir ilgiyle izlendi ve Diana'nın cesur açıklamaları kamuoyunda şaşkınlık yarattı.
1996'da boşanan çift, yeni ilişkilere yelken açtı. Diana, Pakistanlı kalp cerrahı Hasnat Han ile flört etmeye başladı, ancak kültürel engeller ilişkilerine son verdi. Ardından, Dodi Al Fayed ile olan ilişkisine başladı. Prens Charles ise Camilla Parker Bowles ile ilişkisini sürdürdü. Prens Charles'in aşk macerası, Diana'nın dramatik hayat hikayesiyle birlikte, kamuoyunun merakını ve ilgisini her zaman üzerinde tutmuştu.
Prenses kaç yaşında öldü?
1997 yılında Dodi Al Fayed ile birlikte geçirdiği tatillerin ardından, Prenses Diana'nın trajik sonu, halkı yasa boğdu. Akdeniz'de Dodi'nin 'Jonikal' adlı yatında geçirdiği zamanın ardından, yoğun paparazzi takibiyle karşılaşan Diana ve Dodi, Paris'e geri dönmeye karar verdiler. Ancak, Dodi'nin babasının otelinde kalmak istedikleri gece, trajik bir kaza yaşandı.
31 Ağustos gecesi, saat 12:30 civarında, Dodi'nin apartmanına gitmek üzere otelden ayrılan çift, paparazzilerin beklediği bir tünelde kaza yaptı. Şoförleri Henri Paul ve Dodi Al Fayed olay yerinde hayatını kaybetti. Ambulans gelirken paparazzilerin fotoğraf çekmeye devam etmesi büyük tartışmalara neden oldu. Doktorlar, iki saat boyunca Prenses Diana'nın yaşamını kurtarmak için mücadele etti, ancak sabah saat dörtte yaşamını yitirdi. Tek sağ kalan kişi, Diana'nın koruma görevlisi Trevor Rees-Jones oldu.
Haber duyulur duyulmaz, Prens Charles, Earl Spencer ve Diana'nın kız kardeşleri hemen İngiltere'ye uçarak Diana'nın yanında yer aldılar. Diana'nın cenazesi aynı sabah İngiltere'ye getirildi. 6 gün süren resmi yas döneminin ardından, 6 Eylül 1997'de gerçekleştirilen görkemli bir törenle Diana toprağa verildi. Ölümünden sonra, sarayın önüne binlerce not ve çiçek bırakıldı. Prens Harry, "Mommy" (anneciğim) yazılı bir not bırakarak annesine veda etti. Dünya genelinde yaklaşık 2.5 milyar kişi, Diana'nın cenazesini izledi.
Diana'nın ölümü hala bir suikast iddiasıyla çevrili olsa da, bu iddiayı destekleyen somut bir kanıt bulunamadı. Tony Blair, onu 'Halkın Prensesi' olarak nitelendirdi ve Diana hala efsanevi bir figür olarak hatırlanıyor. İngiltere'de, gazeteler hala onun hakkında haberler yapmaya devam ediyor. Diana için yapılan bir konser ve her yaz düzenlenen anma etkinlikleri, onun hafızasını canlı tutuyor. Althorp Evi'nde, Diana'nın kıyafetleri ve kişisel eşyaları sergilenirken, evin bahçesindeki gölün ortasındaki adada onun mezarı bulunuyor ve birçok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Ayrıca Diana ve ölümü hakkında birçok belgesel, makale, kitap ve film üretilmiştir.