Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa, Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden öylece temizler. (Râzî, Tefsîr, V, 71) Resûlullah (s.a.v) hadis-i şerifinde Ramazan ayının bu özelliğine vurgu yapmaktadır: “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6)
Müminleri günahlarından arındıran oruç ibadetinin bu ayda farz olması, Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanması, teravih- mukabele- iftar- sahur ve fıtır sadakası gibi ibadetlerin bu ayda olması Ramazan ayını dini hayatımızda değerli kılmaktadır. Allah Resûlü (s.a.v) Ramazan ayını cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığı ay olarak ifade etmiştir: “Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır…” (Nesâî, Sıyâm, 5)
Peygamberimiz (s.a.v) Ramazan gecelerini ihyaya önem vermiştir. Teravih namazı Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) tarafından Ramazan aylarında kılınmış olan sünnet namazdır. Hüküm bakımından sünnet-i müekkede olan teravih namazı geçmiş günahların affına vesile olmaktadır. Resulullah (s.a.v) sahabeyi, kesin bir emirde bulunmaksızın Ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. Bu maksatla derdi ki: “Kim Ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla (teravih) ihya ederse geçmiş günahları affedilir.” (Buhârî, Salâtü’t-Teravih, 1)
Oruç; bedenin aç, susuz, ve cinsel ilişkiden ayrı kalması olduğu gibi kişinin kötü söz ve davranışlardan uzak kalarak İslam ahlakı ile donanması demektir. Bundan dolayı orucun maddi ve manevi boyutu vardır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadislerinde orucun manevi boyutunu şöyle vurgulamaktadır: “Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.” (Buhârî, Savm, 8)
Cebrail (a.s), Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamber (s.a.v) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Resûl-i Ekrem’in (s.a.v) vefatından önceki son ramazanında Cebrail (a.s) ile Kur’an-ı Kerim’i karşılıklı olarak iki defa okumuşlardır. (Buhari, “Bed’ü’l-vahy”, 5) Kültürümüzde mukabele adıyla bu güzel hatıra yaşatılmaktadır. Sahabeden bazıları da Ramazan ayı gelince aile fertlerini toplayarak onlara mukabele okurlardı. (Nevevî, s.131 vd.) son ilahi kitabın ilk mesajlarının vahyedildiği Ramazan ayında Kur’an’ı yaşama noktasında kendimizi hesaba çekmeliyiz. Kur’an’da var olan emirlerin ne kadarı hayatımızda var? Günümüzün ne kadarı Kur’an’a uygun? Ev hayatımız, ticaretimiz, kazancımız ve harcamamızın yüzde kaçı Müslümanca?
Şüphesiz ki Ramazan’da manevi bir iklimin oluşmasını sağlayan şey, bu ayda yapılan ibadetlerin yoğunluğudur. Oruç ve namaz gibi sosyal yardımlaşma ve dayanışma da bu ibadetlerin bir parçasıdır. Bu yüzden Ramazan, müminin sadece bedenen değil malı ile de kul olmasının gereğini yerine getirdiği bir aydır. Abdullah b. Abbas (r.a) Hz. Peygamber’i (s.a.v) insanların en cömerdi olarak nitelerken, onun cömertliğin zirvesinde olduğu zamanın ise Ramazan ayı olduğunu belirtmektedir: “Resûlullah (s.a.v) insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Cebrail’in (a.s) kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrail (a.s), Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamber (s.a.v) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Resûlullah (s.a.v) Cebrail (a.s) buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgardan daha cömert davranırdı.” (Buhari, Bed’ü’l-vahy, 1)
AYET: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183)
DUA: “Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/286)
Ramazan: Rahmet, mağrifet ve bereket ayı
Ramazan, “yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” manasında “er-ramza” kelimesinden veya “güneş ışınlarından taşların yanıp kızması” anlamında olan “er-ramaz” kelimesinden alınmıştır
Kaynak: Haber Merkezi
Yorumlar