Sabır
Ferit Reyhan Sümer
Dünya ülkeleri ve ülkemizde yaşanan pandemi sürecinin uzamasının sebebiyle gelişen ekonomik ve sosyal olumsuzlukların, insanlar üzerinde yarattığı psikolojik etkilerden birisi, sabretme duygusunun dumura uğraması olarak gösterilebilir.
Bunun böyle olduğunu, biz farkına varmasak da günlük hayatımızın her anında karşımıza çıktığına biraz dikkat edersek bizim tarafımızdan da uygulanmakta olduğuna şahit oluruz.
Sabır deyince ne anladığımızı, sabırlı insanın nasıl olması gerektiği konusunu kısaca inceleyecek olursak, günlük hayatımızdaki sabırsız davranışlarımızın neler olduğu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır.
Pandemi döneminde, evden çalışmalar çoğalınca, çalışan üzerinde teknoloji ile birlikte artan ulaşılabilirliğin verdiği imkan ile işverenin ve başkalarının size karşı sabırsız olmalarının baskısını üzerinizde hissediyorsunuzdur.
Böyle bir durumda sıkıntıdan kurtulmanın en başarılı yolunun, daha hırslı ve aşırı çalışarak bedenen ve ruhen yıpranmak yerine!, olgun insanın kendisine olan güveni ve saygısı sonucu olan sabrı sayesinde, olayları ve söylenenleri imkanlar dahilinde sakince çözmeye çalışmalı ve sabrın ferahlığın kapısı olduğunu unutmamalı.
Evden çıktınız alışveriş yaptınız, kasada biraz sıra var ve bekliyorsanız, kasiyere, önünüzdekine çabuk olmaları konusunda uyarıda bulunarak, sakin olmak yerine hem kendinizin hem de karşınızdakinin ruhsal dengesini bozuyorsunuz. Hemcinsine saygı duyan her insan susar ve sabreder.
Anne baba olarak, evlatlarımıza karşı sabırla şefkatle yaklaşıyor muyuz, yoksa onları sabırla dinleyip anlamak yerine, başkalarının evlatlarıyla karşılaştırarak sen niçin böyle değilsin diyerek, güvensizlik duygusuyla, evladımızın ruhsal dengesini bozarak ileride karşılaşacağı sorunlar karşısında çözüm üretemeden çaresiz kalmasına yol mu açıyoruz!
Anne baba olarak her daim aklımızda bulundurmamız gereken ve ona göre hareket etmek zorunda olduğumuz husus; Çocuklarımız birer çiğ yumurta gibidir, eğer ondan civciv elde etmek istersek, kuluçkaya yatırmasını becerebilmeliyiz, yumurtayı kırarak bir şey elde edemeyiz.
Sabır ve metanet, bilgi, hoşgörü eşliğinde yetiştireceğimiz nesil, gelecek nesilleri de sağlıklı yetiştirmenin temelini oluşturacaktır. Bu konuda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır” sözü yol gösterici olmakta.
Son dönemlerde, sabır ve metanetin karşılığı olan hırs ve açgözlülüğün ülkemizde çok sıkça görüldüğünü üzüntü ile müşahede ediyorsunuzdur.
Ne yazık ki vatandaşlar arasında sabırsızlığın yayılmasına paralel olarak artan, hırs ve aç gözlülük, toplumda çeşitli bölünmelere sebep olmakta ve bölünmeler sonrası bir araya gelen insanlar, kendisi gibi olmayanların, söylediklerine ve yapmış olduklarına karşı sabırdan ve hoş görüden uzak davranışlar içerisinde bulunarak, günlük çıkarları uğruna farkına varmadan toplumsal huzur ve barışa zarar vererek, dahili ve harici bedhahların ekmeklerine yağ sürmekteler.
Toplantılarda konuşmacıların, televizyon programlarında katılımcıların, Parlamentoda milletvekillerinin, ben bilirim edasıyla karşısındakini küçük gören, bazen sinkafli sözcüklerle insanları rencide edecek seviyede hırs ve açgözlülüğe düçar olmalarını sizler de hayretler içerisinde gözlemliyorsunuzdur.
Bu tip insanlar, hırsa kapılıp aç gözlülük yapmadan, sabırla, metanetle etrafındakilerle uyum içerisinde faydalı işler yapmak, kalıcı eserler bırakmak tevazu içerisinde saygılı yaşamak yerine, merkez benim ben bilirim, her şeyin sahibi olmalıyım hırsı ile sadece bu dünyanın maddi hayatının doyumsuzluğu içerisine girerek (Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe susuzlukları artar) hem kendilerine hem de içerisinde bulundukları topluma zara verirler.
Her ne kadar, saygı, aç gözlülük ve hırsın zıttı olsa da; insanlar bir konuda hem hırslı hem açgözlü hem de sabırlı olabilir. Evet; saygılı bir insan ilim, bilim, vatanına, milletine, insanlığa hizmet konusunda olumsuz gibi görülen hasletleri kendinde barındırabilir.
Sabırlı olmak, sabırla metanetle, azimle çalışmayla ilgili olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Başarı için ısrarla çalışmak, sabırla beklemek gerekir. Ani gelen tesadüfi başarılar, sürekli ve kalıcı olmaz” ifadesi, sabır sözünü anlamamıza yardımcı olur kanısındayım.
İnsanlara, olaylara sabırla yaklaşanlar, kalıcı dostluklarla birlikte, başarıya kavuşanlardır.
Yorumlar