Dünyaca ünlü Sümerolog, tarihçi ve dil bilimci Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayatını kaybetti. “Son Sümer Kraliçesi” olarak anılan Çığ, Sümer uygarlığının derinliklerini gün yüzüne çıkaran çalışmalarıyla sadece Türkiye’de değil, dünya çapında saygın bir bilim insanı olarak tanındı.
Bir Asrı Aşan Bilim Yolculuğu
1914 yılında Bursa’da dünyaya gelen Muazzez İlmiye Çığ, henüz 17 yaşında öğretmen olarak meslek hayatına adım attı. Ancak onun tutkusu yalnızca eğitimle sınırlı kalmadı; Atatürk’ün desteğiyle 1936 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji Bölümü’ne girerek Sümer, Akad ve Hitit uygarlıklarının izini sürmeye başladı. 1940 yılında mezuniyetinin ardından, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde çivi yazılı tabletlerin çözümlenmesi ve kataloglanması çalışmalarına liderlik etti.
Muazzez İlmiye Çığ, kariyeri boyunca 74 bin tabletten oluşan devasa bir arşiv oluşturdu ve bu çalışmalarını dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarıyla paylaştı. Sümer edebiyatına kazandırdığı yeni konular ve çevirileriyle bilim dünyasına ışık tuttu. 1972 yılında emekli olmasına rağmen araştırma ve yazı çalışmalarına hız kesmeden devam etti. 1988 yılında Türkçeye çevirdiği “Tarih Sümer’de Başlar” adlı eser, Sümer uygarlığı üzerine yapılan çalışmalara önemli bir katkı sundu.
“Son Sümer Kraliçesi”ne Veda
Mersin’de yaşamını sürdüren Muazzez İlmiye Çığ, tedavi gördüğü hastanede 110 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yazarı olduğu Kaynak Yayınları, Çığ’ın vefatını şu sözlerle duyurdu:
"Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinin yorulmak bilmeyen değerli bilim kadını, son Sümer Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ’ı kaybettik. Ailesinin, okurlarının ve ülkemizin başı sağ olsun.”
Çığ, yaşamı boyunca yayımladığı 23 kitap ve sayısız makalesiyle bilim dünyasında kalıcı bir iz bıraktı. Ayrıca kadın hakları savunucusu olarak da Türk toplumunda farkındalık yaratmaya devam etti.
Tarihe Geçen Başarıları
Muazzez İlmiye Çığ, Türkiye'nin ilk kadın Sümeroloğu olmasının yanı sıra çığır açıcı çalışmalarıyla Sümeroloji bilim dalını uluslararası arenada temsil etti. İstanbul Üniversitesi’nden aldığı fahri doktora ve yurt içi ile yurt dışında katıldığı bilimsel toplantılar, onun dünya çapındaki etkisinin bir göstergesiydi. Çığ, sadece bilim insanı olarak değil, aynı zamanda aydınlanma mücadelesinin güçlü bir sesi olarak da Türk milletinin hafızasında kalacak.