Suriye’de Beşşar Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte, rejimin hapishanelerinde sistematik i*kenceyle öldürülen tutsakların akıbeti dünya gündeminde. "Sezar" kod adlı eski bir askerin belgelediği fotoğraflar, insan hakları ihlalleri için hukuki süreçlerde kilit rol oynayacak.

Suriye'de 61 yıldır süren Baas rejimi ve Esed ailesi yönetiminin sona ermesi, rejimin i*kence merkezlerinde yaşanan v*hşeti uluslararası kamuoyunun dikkatine sundu. 2011'de başlayan iç savaşta, binlerce kişi Esed rejimi tarafından alıkonulup i*kenceyle öldürüldü.

Sezar Dosyası: İ*kenceyi Belgeleyen Kanıtlar Yeniden Masada

Rejimin v*hşetini belgeleyen "Sezar" kod adlı askerin çektiği, i*kence izleri taşıyan binlerce ceset fotoğrafından oluşan kanıtlar tekrar inceleniyor. ABD'nin savaş suçları konusunda eski büyükelçisi Stephen Rapp, Sezar dosyasının hukuki süreçlere etkisi üzerine açıklamalarda bulundu.

Rapp, rejimin, barışçıl protestolara karşı aşırı baskıcı yöntemlerle cevap verdiğini ve rejim güçlerinin tehdit olarak gördüğü herkesi hedef aldığını belirtti. Ayrıca rejimin, kimyasal silahlar gibi uluslararası hukuka aykırı yöntemlere başvurduğunu ve klor ile sarin gazı saldırılarını sürdürdüğünü vurguladı.

"Sezar, Tüyler Ürpertici Bir Sistemi Belgeledi"

Sezar, rejim askeriyken, hapishanelerden hastanelere getirilen cesetlerin fotoğraflarını çekme görevi aldı. Ancak bu cesetlerin kimlik tespitini yapma talimatı verilmedi. Hapishanelerde öldürülenlerin, cesetlere numara verilerek kaydedildiği bir sistem geliştirildi.

Rapp, Sezar'ın çektiği fotoğraflarda gözleri çıkarılmış, kafaları ezilmiş, vücutlarında kesikler ve açlık izleri görülen tutsakların i*kencelere maruz kaldığını aktardı. Sezar, bu süreçte yaklaşık 55 bin fotoğraf çekti ve bu fotoğrafları uluslararası toplumla paylaşarak rejimin i*kencelerini ifşa etti.

"Dünya Tepki Göstermedi"

Rapp, Sezar’ın sunduğu kanıtların dünya kamuoyunda yeterince etki yaratmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Suriye’de işlenen suçlara ilişkin adımların, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin’in vetolarıyla engellendiğini belirten Rapp, bu kanıtların orijinalliğinin ABD ve Avrupa’daki kurumlar tarafından doğrulandığını ifade etti.

Rapp, "Eninde sonunda, sorumluların adalet karşısına çıkarılması için fırsatlar doğacak. Bu suçların bir daha işlenmesini engellemek için adaletin sağlanması şart" dedi.

Geleceğe Dönük Umutlar

Esed rejiminin çöküşüyle, i*kenceye maruz kalanlara dair kayıtların ve sorumluların yargılanması için daha şeffaf süreçlerin ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Rapp, geçici bir yönetimin adalet planını öncelemesi gerektiğini vurguladı.

Suriye halkının gelecekte ne yapacağına kendisinin karar vermesi gerektiğini belirten Rapp, "Adaletin sağlanmasıyla geçmişte yaşananların tekrar yaşanmasının önüne geçilebilir" ifadelerini kullandı. Sezar dosyasındaki delillerin uluslararası hukuki süreçlerde daha aktif kullanılması, Suriye’de yaşanan insanlık suçlarının hesabının sorulması yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.

Kaynak: AA