Güncel

TCMB: Negatif Çıktı Açığı Dezenflasyon Sürecinin Temel Dinamiği Olacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), dezenflasyon sürecine ilişkin hazırladığı yeni analizde, sıkı para politikası ve çıktı açığı arasındaki ilişkiye dikkat çekti. TCMB ekonomistlerinden Abdullah Kazdal’ın kaleme aldığı rapora göre, iç talepteki dengelenme ve negatif çıktı açığının önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüşü destekleyen temel unsurlar arasında yer alacağı vurgulandı

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda (TCMB) görevli ekonomist Abdullah Kazdal'ın hazırladığı "Dezenflasyon Sürecinde Çıktı Açığı Göstergeleri" başlıklı analiz, TCMB’nin blog sayfası Merkezin Güncesinde yayımlandı.

Analizde, çıktı açığı ve iç talep dengelenmesinin, sıkı para politikası çerçevesinde dezenflasyon sürecinin önemli bileşenleri olduğu vurgulandı. Kazdal, “me ve önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşeceği öngörülen çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Çıktı Açığının Önemi ve Tahmin Yöntemleri

Çıktı açığının, talebin fiyatlama davranışları üzerindeki etkisini anlamak için kritik bir gösterge olduğuna işaret edilen analizde şu ifadeler yer aldı:
“Ulaşılan fiili üretim seviyesi potansiyel üretim seviyesinin üzerindeyse, çıktı açığı pozitif değer alıyor demektir. Bir başka deyişle, çıktı fazlası oluşuyordur. Çıktı açığının pozitif alanda daha yüksek değerler alması ise talep baskılarının güçlendiğine ve enflasyonist etkinin arttığına işaret eder”

Kazdal, farklı yöntemlerle elde edilen çıktı açığı göstergelerinin tahminlere dayalı olması sebebiyle belirsizlik içerdiğini ve bu yöntemlerin örneklem sonu yanlılığı gibi unsurlardan etkilenebileceğini vurguladı.

TCMB’nin Gösterge Seti

TCMB’nin çıktı açığını daha iyi tahmin edebilmek için kapsamlı bir gösterge seti oluşturduğunu aktaran Kazdal, bu göstergeleri üç ana başlık altında topladı:

  1. İstatistiksel Filtreleme Yöntemleri:

    • GSYH’nin Hodrick-Prescott filtresiyle iki farklı düzleme parametresi kullanılarak analiz edilmesi.
    • TÜFE alt kalemlerinin iktisadi faaliyet göstergeleriyle entegre edilerek toplulaştırılması.
  2. Öncü Göstergeler:

    • Kapasite kullanım oranı, birikmiş işler ve uçak doluluk oranı gibi serilerden oluşan doğrudan veriler.
  3. Yarı Yapısal Genel Denge Modelleri:

    • Phillips eğrisi ve Taylor kuralı gibi temel denklemleri kullanan Yeni Keynesyen modeller.

Talep Dengelenmesi ve Enflasyonla Mücadele

Çıktı açığının, 2023'ün ikinci çeyreğinde yüksek pozitif seviyelerden gerileyerek talebin yavaşlamasına işaret ettiği belirtilen analizde şu tespitlere yer verildi:
“Model ortalamalarını TCMB'nin son sıkılaştırma döngüsüne girdiği ilgili dönem itibarıyla incelediğimizde, çıktı açığının 2023 yılı ikinci çeyreğinde ulaştığı yüksek pozitif seviyelerden giderek gerilediğini görüyoruz. Bu gerilemenin, parasal sıkılaşmanın gecikmeli etkileriyle son dönemde belirginleştiği de görülmekte. Diğer yandan, farklı yöntemlerden elde ettiğimiz söz konusu göstergelerin azami ve asgari değerlerinden oluşan tahmin bandının, aşağı yönlü daha geniş olduğu gözleniyor 2023'ün son çeyreğinde takip ettiğimiz 8 göstergeden sadece biri negatif seviyedeyken 2024 3. çeyrek itibarıyla 6 gösterge negatif seviyeye gelmiş durumda. Sonuç olarak, yakın döneme ilişkin göstergeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini ima ediyor. Sıkı para politikası sonucunda sürecek olan iç talepteki dengelenme ve önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşeceği öngörülen çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacak.”

Kazdal, talebin yavaşlamasının enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini belirtti. Analizde, “Sıkı para politikası ve iç talepteki dengelenme, dezenflasyon sürecinin temel taşı olacak” ifadeleri kullanıldı.

{ "vars": { "gtag_id": "AW-16801464760", "config": { "AW-16801464760": { "groups": "default" } } }, "triggers": { } }