Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum, üretimde büyük krizlere yol açıyor. Yüksek enflasyonun artırdığı üretim maliyetleri, kalitesiz ürünlerin sayısını her geçen gün artırırken, güvensiz ürün yelpazesi de gün geçtikçe genişliyor. Son dönemde birçok kez gündeme gelen pestisit sorunu, birçok gıda ürününü ihraç pazarından geri döndürürken, bu kez de zehirli olduğu iddia edilen hammaddeler, giyim sektörünü çöküşe sürüklüyor.
Ticaret Bakanlığı Güvensiz Ürün Bildirim Sistemi’nde (GÜBİS) yer alan verilerde şubat ayında piyasada arzının yasaklanması ve hakkında toplatma kararı çıkan kalın askılı bebek zıbınlarının boğulma tehlikesi yaydığı açıklanmıştı. Özellikle yeni doğan bebeklerde büyük risk oluşturan bu zıbın için verilen toplatma kararı bu kez de okul kıyafetleri, çocuk elbiseleri ve hatta oyuncaklar için bile risklerin giderek büyüdüğünü gösteriyor. GÜBİS’te yer alan ilanlarda denetlenen bir okul üniformasının düğmesinde kurşun kimyasalı tespit edilirken, silah şeklindeki oyuncaklarda ise boğulma ve yaralanma riskleri bulunduğu tespit edildi.
“Hammadde zararlı değil”
Tekstilde hammadde üretiminin gerek maliyet gerekse tüketim hızına yetişemediğini dolayısıyla doğal elyaf gibi hammaddelerin yanı sıra insan eliyle yapılan yapay elyaf gibi ürünlerin de kullanımının zorunlu olduğunu kaydeden Buca Ege Organize Sanayi Bölgesi (BEGOS) Yönetim Kurulu Başkanı ve Tekstil mühendisi Toygar Narbay, yapay hammadde ürünlerinin zehirli veya sağlığa zararlı olduğu iddialarının doğru olmadığını söyledi.
Narbay, tekstil üretiminin tüketimi karşılayabilmesi için yapay ürünlere de ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Üretimde doğal elyaf kullanılmalı, doğal elyafın dünyada da yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Ancak ekilen alanların sınırlı ve aynı zamanda suyun da yüksek oranda kullanılmak zorunda olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla yaşanan hızlı tüketim için yeterli doğal elyaf üretimi yok ve bu yüzden insan yapımı petrol türevlerinden üretilen veya rejenere elyaflar dediğimiz doğal malzemelerden dönüştürülen ürünler kullanıyoruz. Elyaf tüketimi sadece doğal elyaflarla karşılanamıyor. Yani sadece maliyet açısından değil, talebe yetişmek amacıyla da yapay elyaflar kullanılmak zorunda. Sonuçta üretimle tüketim arasında fark var. Ancak bu yapay elyaf kullanımı sağlıksız ürün anlamına da gelmiyor. Örneğin; spor giyim ürünlerinde polyester ürün kullanmak zorundasınız çünkü teri çok daha hızlı bir şekilde atmayı sağlıyor. Dolayısıyla sağlıksız ürün tanımı daha çok boyar maddelerin Avrupa Birliği’nin hazırladığı ‘REACH’ tüzüğüne uygun olmaması durumunda kullanılabilir. Bu tüzükte yer alan boyar madde kararlarına uygun olmadığı takdirde pamuk da polyester de elyaf da sağlıksız olur” ifadelerini kullandı.
“Uzak Doğu’dan gelebilir”
Ticaret Bakanlığı Güvensiz Ürün Bildirim Sistemi’nde yer alan bebek ve çocuk ürünlerinin boyar maddelerin REACH tüzüğüne uygun kullanılmaması nedeniyle ve sağlık açısından riskli olabilecek kuralların dışında üretilmiş olabileceğini kaydeden Narbay, Türkiye’de tekstil üretiminde sağlık açısından gerekli tüm yasal tüzüklere uygun üretim yapıldığını vurguladı. Narbay, “Tekstilde uyulması gereken ve sağlık açısından önemli olan standartlara uymayan yerler olabilir ve böyle bir durum tespit edildiğinde ürünlerin toplatılması doğrudur. Ancak şunu söyleyebilirim ki Türkiye’deki tekstil üretiminde boyar maddeler açısından REACH standardına uygun üretim yapılıyor. Bu bahsedilen ve toplatılan ürünler muhtemelen yurt dışından, özellikle de Uzak Doğu’dan getirilen ürünlerdir” diye konuştu.
‘Bebek ürünlerinde standarda uyuluyor’
Bebek ve çocuk ürünlerinde cilde zarar vermeyecek doğal ürünlerin kullanımının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Narbay, “Bebek ürünlerinin üretiminde ‘OEKO-TEX 100 standardı’ denilen, sağlık açısından zararlı maddeler içerip içermediğinin denetlendiği bir test var. Bu testin uygulanmış olması ve OEKO-TEX 100 sertifikasının alınması gerekmektedir. Hem bu standarda hem de boyar madde içeren REACH tüzüğüne uygun üretim yapılması sağlık açısından yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüktür” dedi.