Bazı ailelerin yenidoğan bebeklerden topuk kanı alınmasını reddetmesi büyük bir tartışma konusu haline geldi. Uzmanlar, topuk kanı alınması, K vitamini uygulaması ve gerekli tarama testlerinin yapılmaması halinde, çocuklarda hayati risk oluşturabilecek hastalıkların görülebileceğini vurgulayarak, ailelerin daha bilinçli olması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
Topuk kanı testi, yenidoğan bebeklerde doğuştan gelen genetik ve metabolik hastalıkları erken dönemde tespit etmek amacıyla uygulanıyor. Doğumdan sonraki ilk 24-48 saat içinde yapılan bu basit ve hızlı test, bebekten alınan bir damla kan ile gerçekleştiriliyor. Bu testle, henüz belirti vermeyen fenilketonüri, doğumsal hipotiroidi, kistik fibrozis, biyotidinaz eksikliği, konjenital adrenal hiperplazi ve spinal müsküler atrofi (SMA) gibi ciddi hastalıklar erken dönemde tespit edilerek tedavi süreci başlatılabiliyor. Bu hastalıkların tedavi edilmemesi durumunda ise zihinsel gerilik, büyümeye engel sorunlar, kalıcı nörolojik hasarlar ve hatta ölümcül durumlarla karşılaşmak mümkün. Topuk kanı testi, sadece bu önemli hastalıkların tespitiyle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda biyotin eksikliği gibi metabolik sorunların önüne geçilmesini de sağıyor. Tiroid hormonu eksikliği gibi sorunların erken tespiti ile zeka geriliği riski önlenebiliyor. SMA gibi genetik hastalıkların tedavisinde erken tespit hayati bir öneme sahip. Devlet hastanelerinde zorunlu olarak uygulanan bu testler, tamamen ücretsiz. Topuk kanı testinin yanı sıra, yenidoğanlar için görme ve işitme taramaları, kalça çıkığı ultrasonu gibi diğer tarama testleri de önemli. Bu taramalar sayesinde, bebeklerin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı önceden kontrol altına alınabiliyor.
“Zeka geriliği olur”
Topuk kanı testleriyle, tedavi edilebilecek hastalıkların tespit edildiğini vurgulayan İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Muhteber Çolak, erken teşhis ile çocukların hayatlarının normale dönebileceğini kaydetti. Ailelerin bu testleri yaptırmak konusunda çok daha bilinçli olması gerektiğini vurgulayan Çolak, “Aileler, kendileri doğurdular diye bir çocuğun sahibi değiller. O çocuk bir birey. Eğer bu gibi tarama testleri yapılmazsa çocuklarda zeka geriliği gibi hastalıklar görülebilir” dedi.
“Bebeği öldürebilir”
Yüzde yüz tedavi edilebilir hastalıklarda erken teşhisin çok önemli olduğunu vurgulayan Çolak, “Yenidoğan bebeğin topuğuna minicik bir iğne batırılıyor ve hafifçe topuğu sıkılıyor. Buradan çıkan küçücük damla kan test kağıdına alınıyor ve testler bu azıcık kan ile yapılıyor. Bu testlerin yapılmaması çok büyük bir sorumsuzluk ve üzücü bir durum. Topuk kanı testine karşı olunmamalı. Yenidoğanlarda kan kolay kolay pıhtılaşmaz, henüz bağırsak florası olmadığı için, doğar doğmaz K vitamini yapılır. Ben 30 yıllık hekimim bu vitamin ben öğrenciyken de yapılıyordu, yeni bir şey değil. Buna karşı olanlar da çıktı. Bu vitamin yapılmadığında bebek 1 aylıkken majör beyin kanaması geçiriyor ve yoğun bakıma yatması gerekiyor ve bu hayati risk taşıyor. Bunların yaşanmaması için bu sorumluluk alınmalı ve bu testler ve iğneler yapılmalıdır” diye konuştu.
“Doğurmak sahiplik değildir”
Topuk kanı alınmasını reddeden bir ailenin yenidoğan bebeğine devletin vasi atadığını hatırlatan Çolak, “Bir bebeği dünyaya getirmiş olmak onun sana ait bir şey olduğu anlamına gelmez. Eğer ona hayati bir tehlike yaşatıyorsan, devletin buna hemen müdahale etmesi gerekir. O bir insan ve hayatını etkileyecek riskler ortaya çıkıyorsa mutlaka müdahale edilmelidir” ifadelerini kullandı.