ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma fikrini yeniden gündeme getirmesi ve Panama Kanalı üzerindeki kontrolü alma imasında bulunması, uluslararası tepkiyle karşılandı. Grönland Başbakanı Múte Egede ve Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino, Trump’ın açıklamalarına sert bir şekilde karşılık verdi.

"Grönland Satılık Değil ve Asla Olmayacak"

Trump, sosyal medyada yaptığı açıklamada, Grönland’ın ABD için stratejik bir gereklilik olduğunu ve ulusal güvenlik açısından önem taşıdığını belirtti. Bu açıklamanın hemen ardından Grönland Başbakanı Múte Egede, Trump’a net bir mesajla cevap verdi: “Grönland bizimdir. Satılık değiliz ve asla olmayacağız. Özgürlüğümüz için verdiğimiz uzun mücadeleyi kaybetmemeliyiz.”

Trump’ın bu önerisi yeni değil. 2019 yılında başkanlığı döneminde de benzer bir teklif gündeme gelmiş, ancak Grönland yetkilileri bu fikri kesin bir dille reddetmişti. Danimarka’nın özerk bir bölgesi olan ve 50.000’den fazla nüfusa sahip Grönland, zengin doğal kaynakları ve stratejik konumuyla dikkat çekiyor. Ancak, liderleri bağımsızlık ve egemenlik konularında net bir duruş sergiliyor.

Panama Kanalı Gerilimi

Trump’ın hedefindeki bir diğer stratejik nokta ise Panama Kanalı oldu. ABD’nin inşa ettiği, ancak 1977 yılında Jimmy Carter’ın imzaladığı bir anlaşmayla Panama’ya devredilen kanal, bugün Panama hükümetine ait ve onun tarafından işletiliyor. Trump, hafta sonu yaptığı açıklamada, ABD’nin kanalı kontrol etmesi gerektiğini ima etti ve Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino’nun tepkisine yol açtı.

Mulino, “Panama Kanalı’nın her bir metrekaresi Panama’ya aittir ve ait olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı. Trump ise buna yanıt olarak, “Göreceğiz!” diyerek tartışmayı alevlendirdi.

ABD, kanal üzerinden geçen gemilerin %72’sinin hedefi veya çıkış noktası olduğu için kanalın ticari ve stratejik önemini her zaman vurguluyor. Ancak, Panama’nın liderliği kanalın bağımsız kontrolünü koruma konusunda kararlı.

Uluslararası Tepkiler ve Yansımalar

Trump’ın Grönland ve Panama ile ilgili söylemleri, yalnızca bu ülkelerin liderleri tarafından değil, uluslararası toplumda da eleştiriyle karşılandı. Uzmanlar, bu tür açıklamaların diplomatik ilişkileri zedeleyebileceğini ve ülkelerin egemenlik haklarını hiçe sayan bir yaklaşım olarak değerlendirildiğini belirtiyor.

Kaynak: Haber Merkezi