ABD’nin yeni seçilmiş başkanı Donald Trump, göreve başlamadan önceki açıklamalarıyla uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekti. Trump, Panama Kanalı’nın yeniden ABD kontrolüne alınması gerektiğini savunurken, Grönland’ı satın alma teklifini bir kez daha gündeme getirdi. Bu açıklamalar, hem Panama hem de Danimarka’dan sert tepkiler aldı ve uluslararası hukuka dair tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Panama Kanalı: Stratejik Önemi ve Gerginlikler
Trump, Panama Kanalı’nı “saçma derecede yüksek geçiş ücretleri” almakla suçladı ve kanalın ABD’ye geri iadesini talep etti. Panama Kanalı, dünya deniz ticaretinin yaklaşık %6’sını oluştururken, ABD gemilerinin %74’lük bir payla bu su yolunu kullanması, Washington’ın stratejik çıkarlarını öne çıkarıyor. Ayrıca, kanalın ABD donanması için askeri önem taşıması, Trump’ın bu konuda neden ısrarcı olduğunu gözler önüne seriyor.
Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino, Trump’ın açıklamalarına sert bir dille karşılık verdi ve “Kanalın her metrekaresi Panama’ya aittir ve öyle kalacak” diyerek herhangi bir pazarlığa kapalı olduklarını belirtti. Ancak Trump’ın bu konuda geri adım atmaya niyeti yok gibi görünüyor. ABD’nin 1977’de Panama’ya devrettiği kontrolü tekrar gündeme getirmesi, bölgedeki Çin yatırımlarıyla da bağlantılı. Çin’in kanal çevresindeki limanlardaki etkisi, ABD’nin stratejik dengeler üzerindeki endişelerini artırıyor.
Grönland: Küresel Isınma ve Stratejik Kaynaklar
Trump’ın Grönland’ı satın alma fikri ise ilk olarak 2019’da gündeme gelmiş, ancak Danimarka tarafından reddedilmişti. Bu teklifi tekrar masaya koyması, Arktik bölgesindeki jeopolitik dengeleri yeniden tartışmaya açtı. Grönland, dünya haritasında stratejik bir noktada yer alırken, zengin yeraltı kaynakları ve eriyen buzulların açtığı yeni ticaret yolları ile küresel güçler için cazip bir hedef haline geliyor.
Grönland’daki Thule Hava Üssü, ABD’nin Arktik’teki varlığını pekiştirirken, Çin’in bölgede artan yatırımları Washington’ı rahatsız ediyor. Pekin yönetimi, “Kutup İpek Yolu” projesi kapsamında Grönland’ın madencilik sektörüne ilgi gösteriyor. Rusya’nın da bölgede askeri üslerini modernize etmesi, Arktik’in küresel güç mücadelesinde ne kadar önemli bir bölge haline geldiğini kanıtlıyor.
Grönland Başbakanı Múte Egede, Trump’ın açıklamalarına net bir şekilde “Grönland bizimdir. Satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız” diyerek yanıt verdi. Danimarka hükümeti ise diplomatik bir üslupla yeni ABD yönetimiyle iş birliğine açık olduklarını belirtti.
Trump’ın Çıkışları Ne Anlama Geliyor?
Trump’ın Panama Kanalı ve Grönland üzerindeki iddiaları, ABD’nin küresel stratejik çıkarlarını yeniden şekillendirme arzusunun bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Ancak bu talepler, uluslararası hukuk ve diplomatik ilişkiler açısından ciddi zorluklar barındırıyor. Panama ve Danimarka’nın güçlü tepkileri, Trump’ın bu planlarını uygulamaya koymasının kolay olmayacağını gösteriyor.