Ümmü Eymen, Hz. Muhammed’in (s.a.v) yetişmesinde etkili olan ve sonrasında da ona iman eden bir isim. Ancak onun hayatı ve Peygamber’le olan ilişkisi hakkında pek çok detay geniş kitlelerce bilinmiyor. Peki, Ümmü Eymen kimdir? Ümmü Eymen peygamber efendimizin neyi?

Hz. Peygamber’in Dadısı ve Sadakat Abidesi Bir Sahabî

Ümmü Eymen, asıl adıyla Bereke bint Sa‘lebe, İslam tarihinin hem duygusal hem de stratejik anlamda en özel isimlerinden biridir. Habeş kökenli olan bu müstesna kadın, önce Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalib’in, ardından da babası Abdullah’ın cariyesi olarak Mekke'de yaşamış ve Hz. Muhammed’in doğumuna şahitlik etmiştir. Onu doğumundan itibaren bağrına basan, sütannelik ve dadılık yapan Ümmü Eymen, Peygamber’in ifadesiyle “annemden sonra annemdir.”

Hz. Muhammed’le Ömür Boyu Sadakat

Bereke, İslam öncesinde Ubeyd bin Zeyd ile evlenmiş, bu evlilikten Eymen adlı oğlu dünyaya gelmiştir. Bu vesileyle “Eymen’in annesi” anlamına gelen Ümmü Eymen künyesiyle anılmaya başlanmıştır. Kocasının vefatıyla dul kalan ve oğlunu tek başına büyüten Ümmü Eymen, İslam’ın doğuşuyla birlikte ilk Müslümanlar arasında yer almış, zorluklar karşısında inancından ödün vermemiştir.

Özgürlükten Tercih Edilen Hizmete

Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed’e hediye ettiği Zeyd bin Hârise ile evlenen Ümmü Eymen, bu evlilikten İslam’ın mümtaz komutanlarından biri olan Üsâme bin Zeyd’i dünyaya getirmiştir. Hz. Muhammed, “Cennet ehlinden biriyle evlenmek isteyen Ümmü Eymen ile evlensin” diyerek onu yücelten bir örnek olarak sahabeye göstermiştir.

Cephede, Medine’de ve Her Yerde

Ümmü Eymen, yalnızca ev içi hizmetlerle değil, aynı zamanda aktif olarak savaş cephelerinde gösterdiği cesaretle de tanınır. Uhud ve Hayber Gazveleri başta olmak üzere birçok savaşta askerlerin yaralarını sarmış, su taşımış, moralleri yüksek tutmuştur. Huneyn Gazvesi’nde oğlu Eymen şehit düşmüş, Mute’de ise eşi Zeyd bin Hârise şehadet mertebesine ulaşmıştır. Kısacası bu asil kadın, İslam uğruna hem eşini hem de oğlunu feda etmiştir.

Vahyin Sükûnetinden Gözyaşlarına

Hz. Muhammed’in vefatının ardından Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer tarafından ziyaret edilen Ümmü Eymen, bir görüşmede gözyaşlarını tutamayarak, “Peygamberin ölümünü bekliyordum, ama vahyin kesilmesine ağlıyorum,” diyerek kalbindeki derinliği ve bağlılığı göstermiştir. Hz. Osman’ın hilafetinin başlarında, muhtemelen 24/645 yılında vefat eden Ümmü Eymen, Cennetle müjdelenmiş bir kadın olarak Baki Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Tarihin Sade Kahramanı

Ümmü Eymen, ne komutan oldu ne de devlet yönetti; ama bir anne, bir mücahide, bir dadı ve bir yoldaş olarak İslam tarihinin derin hafızasında silinmez bir iz bıraktı. O, Resûlullah’ın çocukluk hatırasından son anlarına kadar hayatının her döneminde yanında olan nadir şahsiyetlerden biridir. Onun hayatı; sadakatin, şefkatin ve fedakârlığın ete kemiğe bürünmüş hâlidir.

Kaynak: Haber Merkezi