Türkiye, mevsim normallerinin dışında seyreden hava olaylarının etkisi altında. Mart ayında adeta yaz havası yaşanırken, nisan ayında sert soğuklar ve kar yağışı yurdu etkisi altına aldı. Uzmanlar, bu ani ve uç hava değişimlerini “iklim kırbacı” olarak nitelendiriyor ve yaklaşan yaz ayları için kritik uyarılarda bulunuyor: 2025, son yılların en sıcak ve en kurak yazlarından biri olabilir.
Hava Dengesizleşti, Riskler Arttı
Balkanlar üzerinden gelen soğuk hava dalgası yavaş yavaş Türkiye'yi terk ederken, Mart ayının yazı aratmayan günlerinin ardından nisan ayında kar yağışı, don olayları ve eğitimde aksamalar yaşandı. Bu meteorolojik istikrarsızlık, yalnızca günlük yaşamı değil, tarımı ve su kaynaklarını da tehdit ediyor.
"İklim Kırbacı" Yaza Damgasını Vuracak
İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şermin Tağıl, iklim değişikliğinin Türkiye’de artık çok daha net hissedildiğine dikkat çekti. Tağıl, yaz mevsiminde artacak sıcaklıklar ve düşen yağış miktarları nedeniyle kuraklığın kritik seviyelere ulaşacağını öngörüyor.
Tağıl’a göre, Türkiye’nin Akdeniz iklim kuşağında yer alması, iklim krizinin etkilerini daha yoğun hissetmesine neden oluyor. “Bir yanda yakıcı kuraklık, hemen ardından yıkıcı sel felaketleri… Bu ani geçişler doğayı sarsıyor, insanı hazırlıksız yakalıyor. Bu nedenle bu etkiye artık ‘iklim kırbacı’ diyoruz,” değerlendirmesinde bulundu.
Veriler Alarm Veriyor
Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin verilerine göre, 2025 Ocak ayı, dünya genelinde şimdiye kadar kaydedilen en sıcak ocak oldu. Türkiye'de de Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri, ocak ayında sıcaklık ortalamasının 5,5 dereceye ulaştığını ve mevsim normallerinin 2,6 derece üzerine çıktığını gösteriyor.
Mart ayında ise 13 il ve 17 ilçede sıcaklık rekorları kırıldı. İzmir’de 15 Mart’ta ölçülen 31,1 derece, 1938’den bu yana mart ayında kaydedilen en yüksek sıcaklık olarak kayıtlara geçti.
Kuraklık Derinleşiyor, Tehlike Kapıda
2024 yılının son aylarından itibaren yaşanan yağış eksikliği, 2025’in ilk çeyreğinde de devam etti. Prof. Dr. Tağıl, son iki yıldır süregelen düşük yağış rejiminin toprak ve su kaynaklarını ciddi şekilde zayıflattığını vurguladı. “Bu yıl, yalnızca geçici bir kuraklık dönemi yaşamıyoruz. Süreklilik arz eden bir krizle karşı karşıyayız,” diye konuştu.
Tarım ve Su Kaynakları Baskı Altında
Kuraklık, yalnızca doğayı değil, ekonomik ve toplumsal yapıyı da tehdit ediyor. Tağıl, bu yaz özellikle İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgelerinde kritik düzeyde kuraklık yaşanmasının beklendiğini belirtti. Tarımsal üretimde verim kaybı yaşanabileceği gibi, bazı bölgelerde içme suyu temininde de ciddi sıkıntılar yaşanabileceği öngörülüyor.