6 Şubat depremlerinin yıl dönümü kapsamında İzmir Valiliği tarafından İktisat Kongre Merkezi'nde, depremde hayatını kaybeden yurttaşlar için anma töreni düzenlendi. Törene il protokolünün yanı sıra kamu kurum ve kuruluşları, özel işletmeler ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Anma töreninde konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban ve İzmir AFAD İl Müdürü Nazif Ekinci, depremin etkileri ve sonrasında yapılan çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.
İzmir Valisi Süleyman Elban, 6 Şubat depremlerinde Adana'da görev yaptığını ve depremi bizzat hissettiğini kaydederek, deprem günü yaşananları anlattı. Vali Elban, o günlere dair şöyle konuştu; "Bugün anması ve hatırlanması zor bir olayı konuşuyoruz. Aynı zamanda ben de 6 Şubat depremlerini yaşamış, o depremi görmüş ve o süreçte görev almış biri olarak, o gün yaşanan olayları anlatmanın çok uzun süreceğini biliyorum. Ama orada yaşanan öyle özel hikâyeler var ki, her biri ders alınacak, ibretlik olaylar. Her biri insanın içini acıtan durumlar ve kahramanlık hikâyeleri barındırıyor. O gün okullarımızın ikinci yarıyıl döneminin başladığı gündü. Yavrularımız 15 günlük tatillerini bitirmiş ve ertesi gün heyecanla okula gitmeyi bekliyorlardı. Diğer insanlar da ertesi gün işlerine gitmeyi planlıyordu. Ancak sabah 04.17’de öyle bir sarsıntı başladı ki, sanki saatlerce sürdü. Sarsıntının şiddeti o kadar yüksekti ki, evde ses gelmeyen yer yoktu. Bu süreç çok uzun sürdü. Depremin bazı illerde 2 dakikaya yakın sürdüğünü biliyoruz ama Adana’da 12-13 saniye daha fazla sürdü. Sarsıntı bittikten sonra tablonun ne olduğunu bilmiyorduk, ancak çok yıkıcı bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu tahmin edebiliyorduk. İlk 25 dakikada Afet Koordinasyon Merkezi’ne gittik. Yolda tüm ilgili arkadaşlarımızla görüştük. Hızla organize olup kısa süre içinde arama-kurtarma çalışmalarına başladık. Ancak maalesef Adana’da 418 vatandaşımızı kaybettik. Adana’da 24 saat içinde tüm arama-kurtarma çalışmalarını tamamlamamıza rağmen, canlı çıkardığımız kişi sayısı vefat edenlerden daha azdı. Kısa süre sonra kendimizin de birer depremzede olduğumuzu unuttuk ve tüm ilgimizi diğer illere yönelttik. İlk gün 7 binin üzerinde arama-kurtarma ekibi Adana’ya geldi. 10 binin üzerinde asker ve jandarma sevk edildi. 2 binin üzerinde sağlık çalışanı ve doktor bölgeye ulaştı. Bunun dışında bakanlıklarımızın tüm personeli hızla bölgeye intikal etti. Çok süratli bir şekilde arama-kurtarma faaliyetleri başladı. Ancak tablo o kadar kötüydü ki, aynı anda tüm yıkılan binalara müdahale edebilmek için milyonlarca arama-kurtarma personeline ve ekipmana ihtiyaç vardı. İlk günlerde, bölgeye yardım ekipleri yağmur gibi yağsa da, felaketin büyüklüğü karşısında yapılan çalışmalar yetersiz gibi görünüyordu. O günlere dair anlatacak çok şey var. Günlerce uyumayan, yemek yemeyen onlarca insan gördüm. Orada devletimizin büyüklüğünü gördük. Depremin ilk anından itibaren yardım ekipleri hızla bölgeye ulaştı. Vatandaşlarımız ne buldularsa yardım araçlarına veya kendi araçlarına yükleyerek bölgeye getirdi. Yollar, yardımlardan dolayı kilitlendi. Devletimizin bu kadar yetişmiş personeli ve kaynağı var mıymış, orada anladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın desteği ve takibiyle, 453 bin konutun tamamı bu yıl teslim edilecek. Bunlar yapılırken, aynı zamanda ihtiyaç duyulan parklar, çarşılar ve diğer sosyal alanlar da inşa ediliyor. Bütün bunların arkasında ancak güçlü bir devlet ve güçlü bir millet olursa böyle bir organizasyon mümkün olabilir. Felaketlerde en önemli şey, mümkünse hiç can kaybı olmadan bu tür afetleri atlatmaktır. Yıkılanlar yeniden yapılır, maddi kayıplar telafi edilir. Ancak kaybettiğimiz canları geri getiremeyiz. Bu yüzden yapı stoklarımızın yenilenmesi şarttır. Ne yazık ki, İzmir’de de yapı stokları güçlü değil" dedi.
"Deprem ihtimali sıfıra yakın"
28 Ocak itibariyle Santorini'de yaşanmaya başlayan deprem hareketliliğinin İzmir'i etkileme ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu ve sosyal medyada dolaşan tsunami riski ile ilgili açıklamaların ise dikkate alınmaması gerektiğini vurgulayan Vali Elban, "28 Ocak itibarıyla Santorini'nin 6,5 km ötesinde gerçekleşen deprem hareketliliği nedeniyle bazı spekülasyonlar yapıldı. 28 Ocak’tan bugüne kadar 1’in üzerinde, 1000’den fazla deprem gerçekleşti. Bunların 800’e yakını 3 ila 4 şiddeti arasında. Ancak bu hareketliliğin İzmir’i etkilemesi beklenmiyor. 2011’de de benzer bir deprem fırtınası olmuş ve 14 ay sürmüştü. Ancak İzmir etkilenmemişti. Fay yapısı itibarıyla bu bölgedeki depremlerin bizi doğrudan etkilemesi beklenmiyor. Tsunami riski de sadece korku yaratmak için abartılıyor. 60-70 santimetrelik bir dalga oluşabileceği tahmin ediliyor ki, bu şu anda da zaten var olan bir dalga hareketi. İzmir, depremsellik açısından zaten riskli bir bölge. Santorini kaynaklı doğrudan bir etkilenme ihtimali sıfıra yakın. Vatandaşlarımız, valiliğimizin ve resmi kurumların açıklamalarına itibar etmelidir. AFAD Başkanlığı ve MTA’nın (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) görüşleri doğrultusunda hareket edilmelidir. Biz tüm hazırlıklarımızı yaptık. Bir afet durumunda, vali olarak benim başkanlığımda 49 kurum harekete geçecek. Tüm ekipmanlarımız ve eğitimlerimiz güncellenmiş durumda. İnşallah bir daha böyle bir felaketle karşılaşmayız. Ancak karşılaşmamız durumunda tüm kurum ve kuruluşlarımız buna hazır" ifadelerini kullandı.
"1999'dan daha güçlüyüz"
İzmir AFAD İl Müdürü Nazif Ekinci ise afetlere müdahale konusunda 17 Ağustos 1999 depremine kıyasla çok daha güçlü olduklarını kaydederek, gönüllü araama-kurtarma eğitimlerinin çok önemli olduğunu vurguladı. Ekinci, "6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremin yaralarını sarmaya çalışırken, 9 saat sonra yeni bir depremle sarsıldık. Bu nedenle ona asrın felaketi dedik. 6 Şubat depremleri, büyüklükleri ve etkileriyle gerçekten asrın felaketi niteliğine kavuşmuş oldu. Özellikle 18 il etkilendi. İlk dakikalardan itibaren tüm kaynaklar seferber edilerek, yoğun kar yağışı altında afet bölgesine ulaştık. Yaklaşık 53 bin 500 vatandaşımızı kaybettik, 120 bin vatandaşımız yaralandı. Depremler sonrasında 5 milyona yakın vatandaşımız, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere diğer illere tahliye edildi. Çadır kentler kuruldu ve geçici barınma sağlandı. Afet meydana geldikten sonra müdahale açısından 1999 depremine kıyasla çok daha iyi durumdayız. Türkiye’nin afet sonrası organize olma süreci çok hızlandı. Ancak önemli olan, afetlere karşı daha güçlü olabilmek için hazırlıklı olmaktır. İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı gönüllü yetiştirme programı kapsamında sivil toplum kuruluşlarındaki gönüllüler de eğitimlerini aldı ve görevlerine başladı" diye konuştu.