Ekonomik literatürde sıklıkla karşılaştığımız Zorunlu Karşılık Oranı, bankacılık sisteminin temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Ancak, bu oranın tam olarak ne anlama geldiği ve neden uygulandığı genellikle göz ardı edilir. Merkez bankaları, bu oranı belirlerken hangi faktörleri göz önünde bulundurur? Zorunlu Karşılık Oranı, bankaların kredi verme kapasitesini nasıl etkiler? Bu oran, enflasyon ve ekonomik büyüme gibi makroekonomik göstergeler üzerinde ne gibi sonuçlar doğurur? Tüm bu soruların yanıtlarını ararken, Zorunlu Karşılık Oranı'nın ekonomide oynadığı kritik rolü de anlamaya çalışalım.

Zorunlu Karşılık Oranı nedir?

Zorunlu karşılık, zorunlu karşılık oranı veya munzam karşılık olarak bilinen uygulama; mevduat kabul eden bankaların bu mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası'nda bulundurmak zorunda oldukları rezervlerin oranını ifade eder. Bu oran, Merkez Bankası tarafından belirlenir ve düzenlenir. Başlangıçta iflas riskine karşı bankaları korumak amacıyla getirilen bu kural, günümüzde daha çok piyasa likiditesini kontrol etmek için kullanılmaktadır. Mevduatın vadesine göre yerli ve yabancı para cinsinden farklı oranlarda rezerv bulundurulması gerekmektedir.

Para Arzına Etkileri

Zorunlu karşılık oranı nedir, nasıl uygulanır? - Son Dakika Ekonomi  Haberleri | NTV Haber

Zorunlu karşılıklar, para politikasının uygulanmasında önemli bir araç olarak kullanılabilir. Bankalar atıl rezervlere sahip değilse, zorunlu karşılık oranı artırıldığında bankalar verdikleri kredileri geri çağırmak zorunda kalır ve bu durum para arzının azalmasına neden olur. Diğer yandan, zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde, bankaların Merkez Bankası'ndaki rezervlerinin bir kısmı serbest kalır ve kullanılabilir rezervlere dönüşür. Bu, bankaların kredi verme kapasitelerini artırır ve dolayısıyla para arzının artmasına neden olur. Zorunlu karşılık oranının artırılması sıkılaştırıcı para politikasına işaret ederken, oranının azaltılması genişlemeci para politikasının bir göstergesi olarak kabul edilir.

Türkiye'de Zorunlu Karşılık Uygulaması

Merkez Bankası'ndan "sıkılaşmaya devam" sinyali: KKM için uygulanan zorunlu  karşılık oranları artırıldı | Independent Türkçe

Türkiye'de zorunlu karşılık uygulamasının esasları, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin ikinci fıkrasına dayanılarak hazırlanan 2005/1 sayılı tebliğ ile belirlenmiştir. Türkiye'de kurulmuş veya şube açmak suretiyle faaliyet gösteren bankalar, serbest bölgelerde faaliyet gösterenler dahil, zorunlu karşılık sistemine tabidir. Türkiye'de, dünya genelinde olduğu gibi, zorunlu karşılıklar bankanın yerli veya yabancı olmasına bakılmaksızın aynı oranlarda uygulanır.

2001 yılında Türkiye'de zorunlu karşılık uygulamasında önemli bir değişiklik yapılmış ve bankaların Merkez Bankası'nda tuttukları zorunlu karşılıklar için faiz ödenmeye başlanmıştır. Bu değişiklik, bankaların iflas riskine karşı korunmasını sağlarken, Merkez Bankası'na para politikasını uygulamak için önemli bir araç sunmuştur. Ancak bu uygulama, zamanla zorunlu bir borç verme oranına dönüşmüş ve Merkez Bankası bu uygulamadan daha sonra vazgeçmiştir.

Zorunlu karşılıklar, bankaların likidite yönetimini doğrudan etkileyen önemli bir düzenleyici araçtır. Bu oranların dikkatli bir şekilde ayarlanması, finansal istikrarın korunması ve ekonomik büyümenin desteklenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranlarını piyasa koşullarına ve ekonomik hedeflere göre sürekli olarak gözden geçirir ve gerektiğinde değişiklik yapar. Bu uygulama, ekonominin genel sağlığına katkıda bulunurken, bankacılık sisteminin güvenliğini ve etkinliğini de artırır.

Zorunlu Karşılık Oranı neden uygulanır?

Zorunlu karşılık oranı ne demek? Türk lirası zorunlu karşılık faiz nedir? -  Haberler

Zorunlu karşılık oranı, bankacılık ve finansal sistemin istikrarını sağlamak ve ekonomik politikaların etkin bir şekilde uygulanabilmesini temin etmek amacıyla kullanılan bir araçtır. Bu oran, mevduat kabul eden bankaların topladıkları mevduatlara karşılık olarak merkez bankasında bulundurmak zorunda oldukları rezervlerin oranını belirler. Zorunlu karşılık oranının uygulanmasının başlıca nedenleri şunlardır:

  1. Finansal İstikrarı Sağlama: Zorunlu karşılık oranları, bankaların aşırı risk almalarını sınırlayarak finansal istikrarı korur. Bankaların belirli bir kısmını merkez bankasında tutmalarını zorunlu kılarak, likidite sıkıntılarının ve ani mevduat çekimlerinin bankalar üzerindeki etkisini azaltır.

  2. Para Politikasının Uygulanması: Merkez bankaları, para arzını kontrol etmek ve ekonomik hedeflere ulaşmak için zorunlu karşılık oranlarını kullanır. Oranın artırılması, bankaların kredi verme kapasitelerini sınırlandırarak para arzını azaltır ve enflasyon baskılarını hafifletir. Oranın düşürülmesi ise bankaların kredi verme olanaklarını artırır ve ekonomik büyümeyi teşvik eder.

  3. Likidite Yönetimi: Zorunlu karşılık oranları, bankaların likidite yönetiminde disiplinli olmalarını sağlar. Bu uygulama, bankaların ihtiyaç duydukları likiditeyi daha etkin bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur ve böylece finansal sistemdeki likidite riskini azaltır.

  4. Kredi Riskini Azaltma: Bankaların belirli bir kısmını merkez bankasında tutmaları, onların kredi verme kapasitelerini doğrudan etkiler. Bu durum, bankaların aşırı riskli krediler vermelerini engeller ve kredi kalitesinin yükselmesine katkı sağlar.

  5. Piyasa Güvenini Artırma: Zorunlu karşılık oranları, bankacılık sistemine duyulan güveni artırır. Mevduat sahipleri, bankaların belirli bir kısmının merkez bankasında güvende tutulduğunu bilerek, bankacılık sistemine olan güvenlerini korurlar.

  6. Ekonomik Dalgalanmaları Dengeleme: Merkez bankaları, ekonomik dalgalanmaları dengelemek için zorunlu karşılık oranlarını ayarlayabilir. Ekonomik durgunluk dönemlerinde oranların düşürülmesi, kredi arzını artırarak ekonomik aktiviteyi canlandırır. Tersine, aşırı ısınan bir ekonomide oranların artırılması, kredi arzını kısıtlayarak enflasyon baskılarını hafifletebilir.

Bu nedenlerle, zorunlu karşılık oranı, bankacılık sisteminin güvenliğini ve etkinliğini sağlamak, para politikalarını etkin bir şekilde uygulamak ve ekonomik istikrarı korumak için kritik bir araçtır.

Kaynak: HABER MERKEZİ