Kadınların iş hayatında oranının artmasına rağmen, cinsiyetler arası ücret eşitsizliği hala önemli bir sorun olarak devam ediyor. Özellikle tarlada, fabrikada ya da ofislerde aynı işi yapan kadınların erkek meslektaşlarına yüzde 25 ila yüzde 50 arasında daha düşük maaş alınması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en somut göstergelerinden biri. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, sadece kutlanması gereken bir gün olmadığını, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin bir kez daha gündeme getirilmesi gerektiğini hatırlatmak istediğini vurgulayan Girişimci İş Kadınları Federasyonu (GİFED) Kurucu Başkanı Huriye Serter, “Türkiye’de kadınlar, tarlada, fabrikada, ofiste, kısacası hayatın her alanında erkeklerle aynı işleri yapmalarına rağmen, aynı ücretleri alamıyorlar. Maalesef ki, yapılan araştırmalar ve veriler, kadınların erkeklerden en az yüzde 25 daha az maaş aldığını gösteriyor. Bu oran, kadınların emeğinin ve katkılarının hâlâ göz ardı edilmesi, yok sayılması anlamına geliyor” dedi.

Huriye Serter

‘Bağımsızlığa engel’

Özellikle ekonomik alandaki cinsiyet eşitsizliğinin, toplumsal eşitsizliğin pekişmesinde önemli bir rol oynadığını belirten Serter, “Kadınların, aynı işi yapan erkeklerden daha az maaş alması, sadece maddi bir kayıp yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarının önündeki büyük bir engel olarak duruyor. Bugün, aynı işi yapan üç kadının maaşı, iki erkeğin maaşına ancak ulaşabiliyor. Bu durum, bir haksızlık ve cinsiyetçi bir yaklaşımın yansımasıdır. Kadınlar, eğitimde, iş gücünde, siyasette ve tüm toplumsal alanlarda eşit fırsatlara sahip olmalı. Kadınların emeği, toplumsal kalkınmanın temel taşlarından biri. Ancak bunun karşılığında, eşit maaşlar ve eşit haklar almadıkları sürece toplumsal refah sağlanamaz. Cinsiyet temelli maaş farklarının ortadan kaldırılması için politikalar geliştirilmesi ve bu politikalara sıkı sıkıya uyulması gerekmekte” diye konuştu.

‘Tek kanatla uçamayız’

Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilmesinin, sadece bireysel özgürlüklerini değil, aynı zamanda toplumların da daha adil, daha güçlü ve daha sürdürülebilir hale gelmesini sağlayacağını aktaran Serter, “Bizler de bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için cesur adımlar atmalı ve eşit işe eşit ücret ilkesini savunmalıyız. Ancak o zaman, kadınlar sadece bu günde değil, her gün eşit haklara sahip olacaklar ve gerçek anlamda toplumsal bir dönüşüm yaşanacak. Bugün, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, tek kanatla uçulamayacağının bilinciyle sadece kadınları değil, toplumun her bireyini bu değişimin parçası olması gerekmekte. Eşitlik, sadece kadınların değil, hepimizin hak ettiği bir değerdir ve bu hakka ulaşmak için kadınlar, erkekler, özel sektör, kamu, üniversiteler, STK’lar, medya hep birlikte mücadele etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Özlem Altuner (1)

‘Anksiyete, depresyon çıkabilir’ 

Kadınların iş hayatında karşılaştığı ekonomik ayrımcılığın yanı sıra psikolojik şiddetin de çoğu zaman dile getirilemeyen bir sorun olduğunu belirten Uzman Psikolog Özlem Gülder Altuner ise çok sayıda kadının bunun mağduru olduğunu kaydetti. Altuner, “Bir çalışanı psikolojik olarak yıpratma amacı güden bu süreç, uzun vadede anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilir. Kadınların iş hayatında daha fazla mobbinge uğramasının temel sebeplerinden biri toplumsal cinsiyet rolleri” sözlerine yer verdi. Yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 43,9’unun psikolojik şiddete maruz kaldığını aktaran Altuner, “Kadınların yönetici pozisyonlarına yükselmesi zorlaştırılıyor ya da başarılı olduklarında dışlanabiliyor. Ayrıca haklarını aradıklarında daha fazla baskı görüyor. Kadınlar bu konuda destek mekanizmalarını güçlendirmeli, işyerinde yalnız kalmamaya özen göstermeli ve hukuki haklarını bilmeli, mobbinge uğrayan kadınların destek alabileceği psikolojik ve hukuki danışmanlık mekanizmaları oluşturulmalı” dedi.

Kaynak: Filiz Erol