Ahmed bin Hanbel Hazretleri, İslam tarihinin en büyük hadis ve fıkıh âlimlerinden biri olarak bilinir. Ancak onun hayatı sadece ilmi çalışmalarıyla değil, maruz kaldığı zulümle de dikkat çeker. Abbasi Halifesi Me'mun döneminde başlayan Mihne (dinî baskı) sürecinde Ahmed bin Hanbel neden hedef alındı?

Ahmed bin Hanbel Hazretleri kimdir?

Ahmed b. Hanbel, 164 (780) yılı Rebîülevvel veya Rebîülâhir ayında Bağdat’ta doğdu. Ancak ailesi Merv’den Bağdat’a göç ettiği sırada annesinin ona hamile olması sebebiyle Merv’de doğduğunu söyleyenler de vardır. Oğlu Sâlih’in aktardığı şecereye göre soyu, Hz. Peygamber’in dedelerinden Nizâr’a ve oradan da Hz. İsmâil’e kadar uzanmaktadır. Dedesi Hanbel b. Hilâl, Emevîler döneminde Serahs valiliği yapmış, Abbâsîler’in iktidarı ele geçirmesi sürecinde önemli görevler üstlenmiştir. Babası da Abbâsî ordusunda görev yapmış, ancak genç yaşta vefat etmiştir. Bu yüzden Ahmed b. Hanbel, Şeybânoğulları’ndan olan annesi Safiyye bint Meymûne’nin himayesinde büyümüştür.

İlk Eğitim ve Hadis İlmi

Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledikten sonra Bağdat’taki âlimlerden gramer ve fıkıh dersleri alan Ahmed b. Hanbel, 795 yılında hadis öğrenmeye başladı. İlk hocalarından biri, tanınmış muhaddis Hüşeym b. Beşîr’dir. Daha sonra Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Abdurrahman b. Mehdî, İmam Şâfiî ve Abdürrezzâk b. Hemmâm gibi dönemin önde gelen âlimlerinden ilim aldı. En çok hadis yazdığı hocası ise Vekî‘ b. Cerrâh’tır. İmam Şâfiî’den fıkıh ve usûl-i fıkıh öğrenmiş, el-Müsned adlı eserinde yer alan rivayetlere göre yaklaşık 280 hocadan hadis nakletmiştir.

Onun talebeleri arasında hadis ilminin önde gelen isimleri bulunmaktadır. Buhârî ondan doğrudan iki hadis rivayet etmiştir. Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, Yahyâ b. Maîn ve Ali b. Medînî gibi isimler de Ahmed b. Hanbel’in ders halkasına katılmıştır. Hocaları arasında yer alan İmam Şâfiî de ondan hadis dinlemiş, ancak ismini açıkça zikretmek yerine “güvenilir biri bana rivayet etti” demeyi tercih etmiştir.

Hadis Yolculukları ve İlmi Seyahatler

Bağdat’ta hadis tahsilini tamamladıktan sonra Ahmed b. Hanbel, ilmini geliştirmek amacıyla çeşitli ilim merkezlerine seyahatler gerçekleştirdi. İlk olarak 799 yılında Kûfe’ye gitti. 802-816 yılları arasında dört defa Basra’yı ziyaret etti. Ayrıca Mekke, Medine, Şam, Halep ve Cezîre gibi bölgeleri dolaşarak hadis topladı.

En uzun ve meşakkatli yolculuğunu Yemen’e gerçekleştirdi. 813-814 yıllarında Abdürrezzâk b. Hemmâm’dan hadis öğrenmek amacıyla yola çıkmış, ancak yeterli parası olmadığı için kervancıların yanında deve bakıcılığı yaparak yolculuğunu tamamlamıştır. Maddi imkânsızlıklar sebebiyle Rey’e giderek Cerîr b. Abdülhamîd’den hadis okuyamamıştır. Beş defa hacca giden Ahmed b. Hanbel, bunların ikisini veya üçünü yaya olarak gerçekleştirmiştir.

Mihne Olayı ve İşkence Yılları

Abbâsî Halifesi Me’mûn’un hilafetinin son yıllarında Mu‘tezile mezhebinin etkisiyle Kur’an’ın mahlûk olduğu görüşü resmi olarak kabul edilmeye başlandı. Bu görüşe karşı çıkan âlimlerden biri olan Ahmed b. Hanbel, baskılar karşısında taviz vermemiştir. Birçok âlim, işkence ile tehdit edildiklerinde bu görüşü kabul etmiş gibi görünse de, Ahmed b. Hanbel inancında ısrar etti. Bu nedenle hapse atıldı ve ağır işkencelere maruz kaldı.

Halife Me’mûn, onunla şahsen görüşmek istese de, Ahmed b. Hanbel zincire vurularak yola çıkarıldığı sırada Me’mûn’un ölüm haberi geldi ve geri Bağdat’a gönderildi. Ancak yeni halife Mu‘tasım da aynı politikayı sürdürerek onu hapiste tuttu. Bir yıl sonra başkadı Ahmed b. Ebû Duâd’ın huzurunda Kur’an’ın mahlûk olup olmadığı konusunda münakaşaya çağrıldı. Ancak görüşünden vazgeçmeyince ağır işkenceler gördü. Şiddetli kamçı darbelerine rağmen inancından dönmedi ve orucunu bile bozmadı. İşkencelerin etkisiz kaldığını gören Mu‘tasım, onu serbest bırakmayı düşündü ancak veziri İbn Ebû Duâd’ın baskısıyla bu fikrinden vazgeçti. Ahmed b. Hanbel, iki yıl dört ay boyunca zindanda kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Mu‘tasım’dan sonra halife olan Vâsiḳ döneminde de baskılar devam etti. Halku’l-Kur’ân görüşü okullarda resmi ders haline getirilmişti. Halk, bu duruma karşı çıkmak için Ahmed b. Hanbel’den destek istedi. Ancak o, sabır tavsiye etti ve herhangi bir isyan hareketine katılmadı. Buna rağmen beş yıl boyunca göz hapsinde tutuldu ve kamuya açık fetva vermesi yasaklandı. Cuma namazına bile gidemedi.

Ölümü ve Mirası

847 yılında Halife Mütevekkil’in tahta geçmesiyle birlikte halku’l-Kur’ân meselesi sona erdi ve Ahmed b. Hanbel üzerindeki baskılar azaldı. Ancak yine de bazı iftiralar nedeniyle evi arandı ve sorguya çekildi. Halife, ona ihsanlarda bulunarak gönlünü almak istese de, o bu hediyeleri kabul etmedi. Bununla birlikte ailesine bağlanan maaşı da reddetti ve oğullarının aldığı parayı yemedi.

Son günlerinde iyice halsiz düşen Ahmed b. Hanbel, az yemek, çok oruç tutmak ve sürekli ibadet etmekten dolayı zayıf düşmüştü. Vefat edeceğini hissedince, yanında taşıdığı Hz. Peygamber’in üç tel saçını gözlerinin ve dilinin üzerine koymalarını vasiyet etti. 12 Rebîülevvel 241 Cuma günü (31 Temmuz 855) Bağdat’ta vefat etti. Cenazesine altmış bini kadın olmak üzere yaklaşık 800 bin ile bir milyon kişi katıldı.

Kaynak: Haber Merkezi