Ekonomi

Ailelerde ‘Emekli Yılı’ korkusu

2024 Yılı’nın emekli yılı ilan edilmesinin ardından, 2025 yılı da aile yılı ilan edildi. 2024’ün emekliler için açlık ve sefalet yılı olduğunu belirten Gencer, 2025 yılının da aile için kötü geçeceğini vurgulayarak, “Emekli bitirildi, sıra aileye geldi” dedi.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yılı ‘Emekli Yılı’ ilan ederken emekliler umutla başladıkları yılda görmediği kadar çok sıkıntı ve zorluklarla boğuşmak zorunda kaldı. Emekli Yılı’nda, emekli açlık sınırının yarısına denk gelen maaşlarla yaşamaya çalışırken 2025’in de Aile Yılı ilan edilmesi aileleri endişelendirdi. Verilere göre 2024’ün Aralık ayı itibariyle 4,9 milyon haneye destek veriliyor. Hanedeki kişi başına düşen ortalama aylık gelire göre 850-1250 TL arasında yardım yapılıyor. Yapılan artışla bu miktar 2025 yılında yoksul aileye 2 bin 494 TL olacak şekilde düzenledi. Kişi başına günlük 20,7 TL’ye gelen bu yardımla ise ancak 1 bardak çay içilebiliyor. 

‘Emekli çalışırken öldü’

2025 yılının aile yılı olmasının doğru olmadığını vurgulayan İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ‘Emekliler Yılı’ ilan edilen 2024, milyonlarca emekli için sefalet yılı oldu. Cumhurbaşkanı şimdi de 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan ediyor. Binlerce aile ancak yardımla ayakta duracak halde. Üç çocuk tavsiyesine karşın doğum oranı azaldı, boşanmalar arttı. Kadına yönelik şiddet patladı, cinayetler arttı” dedi. Emekliler Yılı’nda 512 emeklinin çalışırken yaşamını yitirdiğini kaydeden Gercer, “Emeklileri bitirdiler şimdi sıra aileye geldi. Emekliler bu yılı bitirdiği için şükrettiler. Emekli yılından emekleme yılına geçtiler. 2025'e girdiğimiz şu günlerde enflasyon, hayat pahalılığı, iyice müzminleşmiş işsizlik, kadın, çocuk cinayetleri ve daha birçok sorun derinleşerek, adeta içinden çıkılmaz sorunlar yumağı haline geldi. Doğalgazdan kiralara, akaryakıttan eğitim ücretlerine kadar pek çok kalem zamlanırken, sınıfta kalan asgari ücret, emeklilerin maaşları yine ‘Sefalet Ücreti’ ise bu ücretlerle geçinmek ve huzurlu aile ortamı nasıl olabilir?” diye konuştu.

‘Anne, sütünü satıyor’

İzmir’de kiraların 20 bin lira emekli maaşının ise 14 bin 469 lira olduğunu kaydeden Nesibe Gencer şunları söyledi: “Emekli, kirasını bile ödeyemez halde. Bırakın geçinmeyi, nefes bile alamaz durumda. İktidar halkın sırtına yük bindirmeye devam ediyor. Ailelerin ekonomik durumu öncelikle gözden geçirilmeli. Bugün sefalet ücreti olarak dayatılan asgari ücretin açlık sınırının bile altında olduğu bir yerde nasıl oluyor da 2025 yılı aile yılı olacak? 2024 yılında emekliler yılı ilan etmişlerdi ancak en düşük emekli maaşı bugün 14 bin 469 TL. TÜİK verilerine göre 3 milyona yakın genç nüfusumuz ne eğitimde ne üretimde ne de iş arıyor. İktidarın bu gençlere iş, eğitim gibi hizmet vermesi gerekiyor. Bu gençlerin evlenmesi, aile kurması için önce iş bulması lazım. Doğum yapmış anneler çocuğunun bezini dahi almak için, internet ortamında kendi sütünü satarken aile yılı olması ne kadar doğru?” 

‘Aileler geçinme derdinde’

2024 yılının emekliler yılı ilan edildiğini ama 2024 emeklilerin en çok zorlandığı bir yıl olduğunu dile getiren Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan ise emekliler yılı ilan edilen bir dönemde emeklilerin hiçbir kazanım elde edemediğini vurguladı. Erkan, “Hatta tam tersi oldu. Emekliler açlık sınırının altında bırakıldı. O yılı hangi sosyal kesime ithaf ediliyorsa, o kesimin kazanımları olması gerekirken tam tersi kayıpları oluyor. 2025 yılında ailelerin kazanması lazım ama bu durumda nasıl olacak? Bir kere aile birliğinin güçlü olabilmesi için önce geçinebileceği bir gelire sahip olması gerekir. Aileler geçinmekte zorlanıyor; iş bulamıyor. Bu gençler nasıl aile kuracak? Ekonomik sorun çözülmediğinde, işsizlik, gelir sorunu, enflasyon çözülmediğinde ailenin mutlu olması mümkün değil” diye konuştu. 

‘Yıl ilan etmekle olmuyor’

Yolsuzluğun, haksızlığın, adaletsizliğin en çok olduğu bir dönem yaşadıklarını belirten Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan, “Ahlaki değerler çözüldü. Ahlaki değerlerin çözüldüğü bir ortamda aile nasıl mutlu olsun? Aile birliği bozuluyor; gelir sağlayamayan, iş bulamayan ailede kavgalar çoğalıyor ve suçlar artıyor. Böyle bir ortamda ‘Aile Yılı’ ilan etmek biraz komik. Tüm sorunları ekonomik krizi, enflasyonu, mutsuzluğu, işsizliği çözecek; toplumun refahını arttıracak olan yatırımları çoğaltacak, ticareti değil sanayiyi öne çıkarıp üretimi destekleyecek bir ekonomik yapı oluşturulursa ülke daha yaşanabilir bir hale gelir. Yoksa yıl ilan etmekle bu sorunlar çözülmez” dedi.

‘Önce temel sorunlar ortadan kalkmalı’

Aile kurumunun çok değerli olduğunu aktaran Girişimci İş Kadınları Federasyonu (GİFED) Kurucu Başkanı Huriye Serter, “Fakat aile içindeki tüm bireylerin özgürlüklerini ve haklarını ihlal etmeden ve aile tanımını tek bir biçime indirgemeden yapmak gerekir. Aile yılı ilan etmek, aile yapısının ataerkil biçime indirgenerek “aileyi koruyoruz” demek anlamı taşıyorsa buna itirazımız var. Aile yapısının desteklenmesi isteniyorsa o yapının içindeki bireylerin toplumsal refahını artıran, işsizlik, eğitim, sağlık gibi temel sorunlara dair daha somut ve kapsayıcı çözümler üretilmelidir. ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi, gerçek sorunları ortadan kaldırmıyor, çünkü baktığımızda toplumsal cinsiyet eşitsizliği, şiddet, istismar, kadına biçilen roller, işsizlik, eğitim ve sağlık sisteminin yetersizlikleri gibi temel sorunlar var aileyi etkileyen. 2024 yılında 421 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü. Çoğu da aile içindeki kocalarıydı bu cinayeti işleyenlerin. Aile çok kutsaldır ama aile yılı ilan edilmesinden önce yapılması gereken pek çok şey var” diye konuştu.

‘Fırsat eşitliği sağlanmalı’

Daha iki hafta önce kadınların ayaklarının üstünde durabilmeleri ve istihdama katılabilmeleri için çok önemli olan kreşlerin kapatılmaması gerektiğini savunduklarını belirten Serter, “Aile kurumuna önem veriyoruz diyerek aileyi oluşturan bireylerin eşit fırsatlara sahip olması gerektiğini görmezden geliniyor. Her gün aile enstitüsü kurulsa da sonuç değişmeyecektir ki emekliler yılı ilan edildiğinde de söylem ile eylem arasında korkularımız vardı, yanılmadığımızı gördük. Emeklilerin hali ortada. Emekli maaşları, enflasyon karşısında eriyor ve çoğu emekli temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor. Aileyi desteklemek adına da benzer şekilde, geniş halk kesimlerinin yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik somut adımlar atılmadan, yalnızca ‘aile’ gibi soyut bir kavramın yüceltilmesi topluma gerçek fayda sağlamaz. Toplumun en küçük yapı taşı olan aile desteklenmek isteniyorsa ki bu çok önemli, o zaman öncelikle kadınların ve çocukların yaşam hakkının önemsenmesi, 6284’ün uygulanması ve fırsat eşitliğinin sağlanması gerekli” ifadelerini kullandı.

{ "vars": { "gtag_id": "AW-16801464760", "config": { "AW-16801464760": { "groups": "default" } } }, "triggers": { } }