Türk vaiz ve şair Muzaffer Ozak, özellikle "Aşkî" mahlasıyla tasavvuf dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir. Fakat onun öğretileri sadece bir dini anlayıştan mı ibaretti, yoksa daha derin bir içsel arayışın ürünü müydü? Peki, Aşkî mahlasıyla da bilinen Muzaffer Ozak kimdir?

Muzaffer Ozak kimdir?

Muzaffer Ozak, 1916 yılında İstanbul’un Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde doğdu. Aşkî mahlasıyla tanınan Ozak, Türk vâizi, sahafı, müezzini, mutasavvıfı ve Halvetiyye’nin Cerrâhiyye şubesinin 19. postnişînidir. Doğduğu yıl kazanılan bir zafer nedeniyle ailesi tarafından "Muzaffer" adı verildi. Babası, Kayı Türkleri'nin Kızılkeçeli aşiretine mensup Konyalı Hacı Mehmed Efendi, annesi ise Ozaklar sülalesinden, Yanbolu Halvetî Tekkesi şeyhi Seyyid Hüseyin Efendi'nin torunu olan Ayşe Hanım’dır.

Küçük yaşta babasını kaybeden Ozak, ilk eğitimini babasının medrese arkadaşı Abdurrahman Sâmî Saruhânî’nin himayesinde aldı. Kur'ân-ı Kerîm ve tecvid derslerini Fatih Camii Başimamı Mehmed Râsim Efendi'den, Arapça derslerini ise Gümülcineli Açıkbaş Mustafa Efendi’den aldı. Kamil Akdik, Nûri Korman ve İsmail Hakkı Altunbezer’den hat ve tezyinat derslerine katılarak, sanatla ilgili derinlemesine bilgi edindi.

Genç yaşta dini görevlerine başlayan Muzaffer Ozak, İstanbul’daki çeşitli camilerde müezzinlik yaptı. Kefeli Camii imamı Şâkir Efendi’den sahaflık sanatını öğrenen Ozak, aynı zamanda sahaflık yaparak geçimini sağladı. 1936 yılında askere çağrıldığında, ailesine yardımcı olmak amacıyla Fatih Camii avlusunda kitap satmaya başladı ve askere gitmeden önce Sahaflar Çarşısı’nda bir dükkân kiraladı. Askerliğin ardından sahaflık hayatına devam etti ve "Sahaflar Şeyhi" olarak tanındı.

Ozak, birçok Avrupa ülkesi ve Amerika’da dervişleriyle toplu zikirler düzenleyerek, geniş bir takipçi kitlesi edindi. Halvetiyye’nin Cerrâhiyye şubesinin postnişîni olarak, öğretilerini yaydı ve "Aşkî" mahlasıyla yazdığı ilahilerle tanındı. Hicaz makamındaki ünlü "Ömrün Bitirmiş Virane miyem - Allah Hû Allah" ilahisinin bestesi de ona aittir. Kuzey Amerika’da Tosun Bayrak, Lex Hixon ve Philippa de Menil gibi isimler, Ozak’ın önde gelen müridleri arasında yer aldı.

Muzaffer Ozak, Halveti-Cerrahi Tarikatı’nın öğretilerini genişleterek, farklı yorumları bilinçli olarak teşvik etti ve Vahdet-i İlahiye zikrinin sırlarını insanlıkla paylaşmayı amaçladı. 12 Şubat 1985’te İstanbul’da vefat etti. Onun ölümünden sonra, Halveti-Cerrahi Tarikatı ikiye ayrıldı: biri daha evrenselci bir yönelim gösterirken, diğeri geleneksel çizgide kaldı. Safer Dal Efendi, Ozak’ın ölümünden sonra 20. postnişîn olarak tarikatı devraldı.

Kaynak: HABER MERKEZİ