Asgari ücret yurttaşın cebine girmeden erimeye başladı. 2025 yılında bir yıl boyunca uygulanacak asgari ücretin 22 bin 104 TL olarak belirlenmesinin ardından birçok çalışan mutsuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücretin birçok ülkeden yüksek olduğunu belirterek, “Bu rakam taban ücrettir. İşverenlerimiz çalışanına daha fazla ücret ödemek isterse buna kimsenin itirazı olmaz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanın asgari ücretin birçok ülkeden yüksek olduğuna dair söylemini eleştiren Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan, “Bir kere hangi ülkelerden yüksek olduğunu bakmak gerekir. Afrika'yla karşılaştırırsan yüksek ya da Avrupa'nın en yoksul ülkeleriyle karşılaştırdığında da yüksek ama Avrupa Birliği'ne üye olma iddiasında bir ülke olarak gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda oldukça düşük kalıyor. Bizim için kriter fakir ülkeler değil, Avrupa'nın ortalaması olmalı” dedi. Asgari ücretin üstündeki ödemenin işverenin inisiyatifinde olduğunun altını çizen Erkan, “Tabii ki isteyen verebilir ama zorunlu olmadıkça kimse vermez. Hiçbir ekonomik prim kendini gereksiz yere maliyetini artırmak istemez. Çoğu şirketin batma riski özellikle küçük işletmelerin batma riski olduğu bir ortamda asgari ücreti taban fiyat olarak ele almak pek mümkün değil. Dolayısıyla kimse buna evet demez” diye konuştu.
‘Fazlasını vermez’
Türkiye'de zaten çalışanların yaklaşık yüzde 50’sinin maaşı asgari ücret olarak şekillendiğini vurgulayan Prof. Dr. Erkan, “Bu demektir ki asgari ücret temel ücret olarak yerleşmiş durumda. Bu durum bu kadar yaygınken hangi ekonomik birim daha yüksek bir fiyat verebilir? Çoğu işveren bundan kaçınacaktır. Yasalar zorlamadığı sürece hiçbir ekonomik prim daha yüksek ücret vermeyi kabullenmeyecektir. Onlar bu türlü istikrarsız bir ekonomik ortamda bunu fırsat bilip tekrar asgari ücret ödemeye devam edecektir. Bugünkü ortamda hiçbir ekonomik birimin buna kendini hazırlıklı hissettiğini sanmıyorum. Fiyatların her gün yükseldiği bir ortamda önünü görmeyen ekonomik birimler daha yüksek ücret verme şeklinde bir adım asla atmazlar” diye konuştu.
‘Toplumu yoksullaştırmak’
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise Avrupa'da asgari ücretin ‘taban ücret’ olarak belirlendiğini ama çalışanların yüzde 1-3’ünün asgari ücretle çalıştığını vurguladı. Sarı, “Türkiye'de asgari ücretle çalışan ya da asgari ücrete yakın maaş alanlarla tüm toplumu yoksullaştıran bir iktidarın bunu söylemesi abesle iştigal etmek. Doğal olarak Türkiye'de çalışan işçilerin, emekçilerin yüzde 3’ü asgari ücretle çalışırsa Cumhurbaşkanı'nın söylediği doğru olurdu. Bu ücretin üstünde işverenler zaten vermek istiyorsa verir. Ama 16-17 milyon çalışanın 12-14 milyonunu asgari ücretle çalıştığı bir toplumda bundan bahsetmek doğru olmaz” ifadelerini kullandı.
‘Bir ayda eriyecek’
Çalışan asgari ücretlinin ocak ayında maaşını aldığında yüzde 10’unun erimiş olacağını kaydeden Sarı, “Yılsonuna kadar asgari ücretlinin aldığı para tamamen eriyecek. Cumhurbaşkanı doğru söylüyor; asgari ücret taban ücrettir ama Türkiye'de iki tane asgari ücret uygulanıyor. Biri çalışanlara 22 bin lira, bir de emeklilere 12 bin 500 lira. Oysa madem asgari ücret taban ücrettir, onun altında kimse bu maaşı alamaz diyorsanız önce emeklileri asgari ücret düzeyine çıkarmanız gerekir” dedi.
‘Bedelini emekçi ödüyor’
Asgari ücreti açlık sınırının altında belirleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Fiyatı artan ürünü almayın’ çağrısını değerlendiren Ekonomist Dr. Osman Sirkeci, “Marketlere fahiş fiyatları denetlemesi için müfettişler gönderildi. Ama hiçbir zincir market veya AVM bu denetçilerin denetlediği konularda geri adım atmadı. Vatandaşı satıcıyla, pazarcıyla, marketçiyle çatıştırma psikolojisidir bu. Kendisini taca çıkarıp sahada esnafla tüketiciyi, dar gelirliyi karşı karşıya bırakmanın başka bir taktiği. Milyonlarca insanın temel ihtiyaçları bu ürünler nasıl boykot edilecek? Boykot edilecek olan şey altın ya da tekne fiyatları değil ki. Birçok sektörde küçülme yaşanıyor ve bunun maliyetini vatandaş çekiyor” ifadelerini kullandı.