Hazırlayan: İzmir Müftülüğü Vaizesi Fatma Özmen Ergen
Ayet-i Kerime
"Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever." (Âl-i İmrân, 3/159)
Hadis-i Şerif
Muâviye b. el-Hakem es-Sülemî (r.a.) (namazda konuştuğu ve ashâbın tepkisini aldığı zaman yaşadıklarını) şöyle anlatmaktadır: "Ne ondan önce ne de sonra daha güzel öğreten birini gördüm. Vallahi Resûlullah beni ne azarladı ne bana vurdu ne de hakaret etti. Sadece, 'Bu namazda insan kelamı konuşulmaz. Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumaktır.' dedi." (Müslim, Mesâcid, 33)
Dua
Sen benim Rabbimsin! Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum; gücüm yettiğince ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım. (Ebû Dâvûd, Edeb, 101)
Sohbet
Peygamberimiz gençlere sürekli vaaz etmez, uzun uzadıya nasihat etmezdi. İhtiyaç halinde veya kendisine sorulduğunda açıklamalar yapardı. Ashâbını usandırmamak için vaaz ve nasihati belli günlerde yapardı (Buhârî, İlim, 11).
"Ben zina etmek istiyorum." diyerek gelen gence ikna diliyle aklına ve gönlüne hitap eden, ezan ile dalga geçen gence "Sesin ne güzelmiş, bir daha okusana." diyerek onun gönlünü kazanıp Müslüman olmasını sağlayan gönüller fatihi Hz. Peygamber (s.a.s.) başarılı bir iletişim örnekliği sergilemekteydi.
Günümüzde uzmanların tavsiye ettiği "ben dilini kullanma" davranışının örnekliğini onda apaçık görmekteyiz. Bir şeyden hoşlanmadığında ve bunun yanlış olduğunu ifade etmek istediğinde isim vermeden, hedef göstermeden, bu yanlışı yapan kişiyi rencide etmeden "Bana ne oluyor ki, sizi şöyle görüyorum.", "Bazı kimselere ne oluyor ki şu yanlışı yapıyorlar?" derdi
(Müslim, Salât, 119; Fedâil, 127). Peygamberimiz (s.a.s.) beden dilini de etkin bir şekilde kullanır, bir kimseyle konuşurken tüm bedeniyle ona doğru döner ve muhatabını aktif bir şekilde dinler, ona değer verirdi.
Modern çağın getirdiği birçok tehlikelerden çocuklarımızı korumakla yükümlüyüz. Bunun için konuşmaktan ziyade onları dinlemeyi öğrenmeliyiz. İyi bir dinleyici olmak, iletişimin en önemli kuralıdır. Zaten iki kulağımız ve bir dilimizin olması daha çok dinleyelim, az konuşalım diye değil midir? Dinlemeden, anlamadan yargıladığımız çocuklarımızın bir daha bize fikir danışmaması, bizden uzaklaşması ve kötü arkadaş, bağımlılık gibi birçok tehditle karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır. Onlarla aramızda gönül köprüsü kurar, onlara değer vererek her söylediklerini anlamak için aktif olarak dinler ve empati yaparsak iletişimimiz sürecektir. Onlara asla küsmemeli, onları kazanmalı ve onların tarafında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Evlatların yanlış davranışlarda bulundukları düşünülse de iletişim kanalları daima açık kalmalıdır. Anne ve babanın sinirli veya endişeli olduğu durumlarda duygularını kontrol ederek, aşın tepki vermeden, yargılamadan, yorum yapmadan, sözlerini kesmeden dinleyebilmeleri önem arz etmektedir. Onları yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyabilmek için sahipsiz bırakmamak, küsüp, kızıp, onlardan uzaklaşarak geçici gençlik heveslerinin, istismarcı örgütlerin, zararlı akımların tehditleri ile baş başa bırakmamalıyız.
Fetva
Mazeretsiz olarak cuma namazını üst üste üç defa terk eden kimsenin nikâhı düşer mi?
Cuma namazı; akıllı, ergenlik çağına erişmiş, sağlıklı, hür ve misafir olmayan Müslüman erkeklere farz kılınmıştır. Cuma namazını terk edenlere yönelik tehditkâr ifadeler taşıyan hadisler, cumanın önemini vurgulamak ve mazeretsiz terk edenlerin cezayı hak edeceklerini bildirmek amacını taşır. Bu hadislerden bir kısmında Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Birtakım insanlar ya cuma namazını terk etmeyi bırakırlar yahut da Allah onların kalplerini mühürler, artık gafillerden, olurlar." (Müslim, Cuma, 40); "Her kim önemsemediği için peş peşe üç cumayı terk ederse, Allah onun kalbini mühürler." (Ebû Dâvûd, Salât, 212)
Buna göre, özürsüz olarak cuma namazını terk eden bir Müslüman büyük günah işlemiş olur. Bununla birlikte farziyetini inkâr etmediği sürece, cuma namazını üç kez terk etmekle kişinin nikahı düşmez.
Not: Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından derlenmiştir.