Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılı verilerine göre, İzmir’in toplam nüfusu 4 milyon 493 bin 242’ye ulaştı. Yaklaşık 4.5 milyona ulaşan nüfusun 2 milyon 223 bin 833’ünü erkekler oluştururken, 2 milyon 269 bin 409’unu ise kadınlar oluşturuyor. Kentte yaşayan yaşlı nüfus sayısı ise gün geçtikçe artıyor. 65 yaş ve üzeri nüfus 2023 yılı verilerine göre 24 bin 148 kişi artarak 598 bin 4 kişi olurken, yaşlı nüfusun 264 bin 88’i erkek ve 333 bin 916’sı ise kadınlardan oluşuyor. 

İzmir’in toplam nüfusa oranla yaşlı nüfusu yüzde 13,3 olurken, yaşlı erkek oranı yüzde 11,9, yaşlı kadın oranı ise yüzde 14,7. İzmir’in nüfusu geçmiş yıllara oranla giderek yaşlanırken, mevcut ekonomik ve sosyal anlamda yaşanan olaylar nedeniyle tek başına yaşamak zorunda kalan yaşlı sayısı ise 2023 yılına oranla 5 bin kişi arttı. İzmir’de tek başına yaşamak zorunda kalan yaşlı nüfus 125 bin 864 olurken, bu rakam her 5 yaşlıdan birinin tek başına yaşamak zorunda kaldığını gösteriyor.

Belediyelere sınır

Mevcut ekonomik koşullar nedeniyle huzurevlerine verebileceği geliri olmayan yaşlılar, tek başına veya birkaç yaşlı ile birlikte aynı evde yaşam mücadelesi verirken, İzmir’de yaşayan yaşlı kadın sayısı ise yaşlı erkek sayısına göre 70 bin kişi daha fazla.

Mevlüt Ülgen2

İzmir’in Türkiye’nin diğer şehirlerine göre yaşlılar için çok daha yaşanılabilir bir kent olduğunu vurgulayan İzmir Geriatri Derneği Başkanı Psikolog Mevlüt Ülgen, yerel yönetimlerin yaşlılar için yapılabilecek sosyal ve ekonomik yardımlar açısından sınırlandırıldığını söyledi. 

Yaşlıların bakım hizmetlerinin asıl sorumlusunun Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olduğunu kaydeden Ülgen, “İzmir yaşlı nüfus olarak Türkiye ortalamasının üzerinde. Aynı zamanda İzmir, yaşam şartlarının daha uygun olması nedeniyle de yaşlı nüfus için önemli avantajlara sahip. Bu avantajlar, yaşam koşulları açısından daha uygun, yaşlıya yönelik hizmet açısından da yerel yönetimlerin gayretleriyle birlikte çok daha yaşanılabilir bir şehir. Ancak tabii ki Türkiye’de yaşlı nüfusun genel olarak hem yetki hem de bütçe açısından sorumlusu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Dolayısıyla yerel yönetimlerin yetkileri bu anlamda sınırlı kalmakta. Yerel yönetimler, örneğin evde bakım hizmetlerinin karşılığı olan sarf malzemelerini kendi cebinden ödemekte, özel kurumlar ve kamu kurumları bu hizmetler için ücretlendirilirken, belediyelerin bu hizmetleri ücretlendirilmiyor. Belediyeleri bu anlamda sınırlayan yaklaşımlar var” dedi.

“Huzurevi bulmak zor”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, İzmir’de yaşlılar için “İleri Yaş Eylem Planı” hazırladığını, İzmir’de birçok yerde yaşlılar için projelere imza atıldığını belirten Ülgen, “Tüm bu projelere rağmen Türkiye’de, özellikle yaşlı yoksunluğu, yaşlıların yalnızlığı ve hem konutların hem de diğer yaşam alanlarının yaşlılara uygun olmamasından kaynaklı sorunlar yaşanıyor. İzmir’de belediyenin 460 yataklı bir huzurevi var, bu birçok kentte olmayan bir avantaj. Ancak kamunun huzurevi sayısı olukça yetersiz. Aynı zamanda hala evde bakım hizmetlerine de ulaşmakta zorluk çeken vatandaşlar var. Yaşlı yoksunluğunda özellikle yaşanan eksiklik bakım sorunları. Kurumsal bakım yetersiz, özel huzurevleri çok yüksek ücretler talep ediyor. Örneğin emekli maaşı alan birinin 50-60 bin TL’ler istenen bir huzurevinde kalması mümkün değil. Buralarda ayrıca 3-4 yılı bulan sıralar oluyor” diye konuştu.

“Yaşlı bakımı yetersiz”

Yaşlıların bakımını ailede daha çok kadınlara yüklendiğini kaydeden Ülgen, “Yaşlı bakımı daha çok aileye ve ailedeki kadınlara yüklenildiği için yaşlı bakımı ve bakıcı sorunu çok ciddi boyutlarda devam ediyor.  Bakıcı bulmak zor olduğu kadar aynı zamanda maliyetleri de çok yüksek. İnsanlara ödemeleri mümkün olmayan rakamlar veriliyor. Dolayısıyla İzmir yaşlılar için diğer şehirlere göre çok daha avantajlı bir şehir olsa da, yaşlı bakımı açısından da yine eksikleri olan bir şehir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Dilek Çakır Durak