Dün sabah İstanbul'da başlayan geniş çaplı operasyon, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, İmamoğlu “yolsuzluk” ve “terör” suçlamalarıyla karşı karşıya bulunuyor. Başsavcılık, İmamoğlu'nu "suç örgütü lideri şüpheli" olarak nitelendirirken, operasyon kapsamında aralarında Şişli Belediye Başkanı Resul Ekrem Şahan ve sanatçı Ercan Saatçi'nin de bulunduğu yaklaşık 100 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Üçüncü bir soruşturma çerçevesinde gazeteci İsmail Saymaz da gözaltına alındı.

Adalet Bakanı'nın Açıklamaları

Operasyonun ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasını "Bir sonraki cumhurbaşkanımıza darbe girişimi" olarak değerlendirerek sert tepki gösterdi. Bu açıklamanın hemen ardından, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç soruşturma ile ilgili görüşlerini paylaştı. Tunç, "Tarafsız ve bağımsız yargının gerçekleştirmekte olduğu soruşturmaları farklı taraflara çekmek, darbe gibi ifadelerle nitelendirmek son derece tehlikeli ve yanlıştır" diyerek, suç iddialarının sokaklarda değil yargı makamlarında savunulacağını vurguladı. Bakan Tunç ayrıca, soruşturmanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilendirilmesinin "hadsizlik" olduğunu belirtti ve yargının kimseden emir almayacağını ifade etti.

Ibbye Dev Sorusturma Sonrasi 560 Milyar Tl Yolsuzluk Iddiasi Ortaya Atildi (1)

İBB 560 Milyar TL Yolsuzluk İddiası

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile ilgili yürütülen soruşturma, özellikle devasa bir bütçe üzerinden yapılan yolsuzluk iddialarıyla kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Gazeteci Abdurrahman Şimşek’in sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın odağında 560 milyar TL’lik bir yolsuzluk olduğu belirtildi. Bu rakamın büyüklüğü, kamu kaynaklarının denetimi konusunda önemli tartışmaları da beraberinde getirdi.

560 milyar TL, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı bütçesinin tamamına denk geliyor. Bu miktarın çalınmış ya da usulsüz harcanmış olabileceği iddiası, bazı çevreler tarafından inandırıcı bulunmazken, bazıları içinse büyük bir yolsuzluğun kanıtı olarak görülüyor. Gazeteci Şimşek’in paylaşımlarında, soruşturmanın İBB’nin iştiraki olan Medya A.Ş, Kültür A.Ş, KİPTAŞ, İSPARK gibi şirketleri kapsadığı ve buralardaki harcamaların detaylı şekilde incelendiği ifade ediliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi, İSKİ ve İETT dahil olmak üzere toplam 560 milyar TL olarak belirlenmiş durumda. Avukat Mustafa Kemal Çiçek de bu noktaya dikkat çekerek, bu kadar büyük bir rakamın nasıl olup da uzun süre fark edilmediğini sorguladı. Çiçek, “Bu para gerçekten usulsüz harcandıysa Sayıştay, mülkiye müfettişleri, teftiş kurulları ve kolluk kuvvetleri bugüne kadar neredeydi?” diyerek, kamu denetim mekanizmalarına yönelik eleştirilerde bulundu.

Ancak bazı uzmanlar, bu miktarın tamamen zimmete geçirilmesinin neredeyse imkansız olduğunu belirtiyor. İBB’nin tüm yıllık bütçesinin tek bir soruşturma kapsamında yolsuzluk olarak lanse edilmesi, bazı çevrelerce "siyasi bir manipülasyon" olarak değerlendiriliyor. Bu kadar büyük bir fonun tamamının usulsüz harcanmış olabilmesi için sistematik bir yolsuzluk şebekesinin olması gerektiği, bunun da denetim süreçlerinde nasıl fark edilmediği tartışılıyor.

Sayıştay Eleştirileri

İddiaların büyüklüğü ve bütçeyle doğrudan ilişkilendirilmesi, kamu denetim organlarının da hedef alınmasına neden oldu. Özellikle Sayıştay raporlarında bugüne kadar böyle bir tespitin yapılmamış olması, tartışmaları daha da alevlendirdi.

Sayıştay, her yıl merkezi ve yerel yönetimlerin mali hesaplarını inceleyen, raporlayan ve kamuoyuyla paylaşan en üst denetim organlarından biri. Eğer gerçekten 560 milyar TL’lik bir yolsuzluk söz konusuysa, Sayıştay’ın bunu önceden tespit edememiş olması büyük bir skandal olarak yorumlanıyor. Bu nedenle kamuoyunda şu sorular soruluyor:

Bu rakam gerçekten doğru mu?
Eğer doğruysa, Sayıştay neden bugüne kadar bunu raporlarında belirtmedi?
Yolsuzluk iddiaları siyasi mi, yoksa somut verilere mi dayanıyor?

Özellikle CHP cephesi, bu soruşturmayı siyasi bir operasyon olarak nitelendirirken, iktidar kanadı ise “hukukun işlediğini” ve yargının bağımsız çalıştığını savunuyor. Ancak konunun, yerel seçimlerin hemen ardından gündeme gelmesi, iddiaların siyasi yönünü de güçlendiriyor.

Kaynak: Haber Merkezi