Ege Üniversitesi (EÜ) Etnografya Müzesi ve İzmir Koleksiyonerler Birliği tarafından “Müze Söyleşileri: Koleksiyonerler” etkinlikleri kapsamında “İçinde Hayat Olan Fincanlar” söyleşisi düzenlendi. EÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Sağlamtimur’un moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Koleksiyoner Tülin Çağlar, kahveyle başlayan kültürel mirası, fincanlar aracılığıyla dinleyicilere aktardı. Etkinlik, farklı bölümlerden akademisyenler, öğrenciler ve koleksiyonerlerin yoğun katılımıyla dikkat çekti.
Kahvenin kırk yıllık hatrına yolculuk
Söyleşide kahve tarihine dair bilgiler paylaşan Çağlar, kahve ağacının meyvesinden çekirdeğe dönüşümünü anlattıktan sonra, meşhur “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözünün kökenine değindi. Çağlar, bu sözün Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyo arasındaki dostluğa dayandığını anlatarak, kahvenin yalnızca bir içecek değil, köprü kuran bir kültür unsuru olduğunu vurguladı.
Bir fincandan tarih fışkırıyor
Çağlar, koleksiyonundaki fincanları ülkelere göre tanıttı. Limoges, Herend, Kuznetsov ve Meissen gibi dünyaca ünlü porselen üreticilerinden örnekler sundu. Ardından Osmanlı dönemine ait kahve fincanlarının teknik ve estetik özelliklerini anlattı. 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı’da kullanılan fincan formunun neden dar ağızlı ve geniş tabanlı olduğu, kahvenin lezzetini ve köpüğünü korumaya yönelik olduğunu ifade etti.
Fincan satın alırken dikkat edilmesi gerekenler
Katılımcılara koleksiyonculukta dikkat edilmesi gereken noktaları aktaran Çağlar, fincanın malzeme kalitesini anlamak için bambu çubukla yapılacak ses testine dikkat çekti. Kaliteli porselenin çıkardığı berrak sesi, sahte ya da düşük kaliteli örneklerden ayırt etmenin püf noktası olarak tanımladı. Söyleşinin ardından Tülin Çağlar, koleksiyonuna dair yöneltilen soruları yanıtladı. Prof. Dr. Haluk Sağlamtimur tarafından kendisine “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.